İçindekiler
- 14 Mayıs 1331 (1915) Tarihli Sevk ve İskân Kanunu
- 13 Eylül 1331 (1915) Tasfiye Kanunu
- 8 Kanunusani 1336 (08.01.1920) Tarihli Reddi Emval Kararnamesi
- 20.4.1338(1922) Tarihli 224 Sayılı Kanun
- 15.4.1339 (1923) Tarih ve 333 Sayılı Kanun
- 24.5.1928 Tarih ve 1331 Sayılı Temlik Kanunu
- 24.5.1928 Tarih ve 1349 sayılı Emvali Metruke Hesap ve Carilerinin Bütçeye İrat Kaydedilmesine Dair Kanun
Emvali Metruke Kanunlarının çıkarılış amacını anlayabilmek için öncelikle 1. Dünya Savaşı sırasında ülkenin içinde bulunduğu durumun hatırlanması gerekmektedir. Düşman ile işbirliği yapan ve dolayısıyla ülke güvenliği açısından yerinde kalmaları sakıncalı görülen kişiler aleyhine savaş sırasında bir takım tedbirler alınmış ve zorunlu olarak yerleri değiştirilmiştir. 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında düşman ile işbirliği yapan, hükümet emirlerine karşı gelen veyahut ta savaş sonrasında savaş sırasındaki tutum ve davranışlarından dolayı ceza alacağını düşünüp ülkeden firar eden veya hükümet makamlarınca başka yerlere nakledilen şahıslar firari ve mütegayyip eşhas (kaçak ve yitik kişiler) olarak adlandırılmış ve kaçak ve yitik kişiler hakkında Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri zamanında 7 adet Kanun ve çok sayıda Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmış olup, bu kanun ve Bakanlar Kurulu Kararları uygulamada Emvali Metruke mevzuatını oluşturmuştur.
14 Mayıs 1331 (1915) Tarihli Sevk ve İskân Kanunu
Ermenilerin daha Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce Rusya tarafına geçmeleri, Rus Ordusu’na öncülük ve rehberlik yapmaları, bunun sonucu olarak Osmanlı ordusunun güvenliği için ciddi tehlike oluşturmaları, radikal önlemler alınmasını gerektirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu ortaya çıkan bu sorunu bertaraf etmek ve devletin güvenliğini sağlamak amacıyla bazı önlemler almak zorunda kalmıştır. Bu kapsamda 1915 yılında çıkarılan bir kanunu muvakkat ile “savaş zamanında devlete karşı gelenler” hakkında bazı tedbirler alınması öngörülmüştür. 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan Vakti Seferde İcraat-ı Hükümete Karşı Gelenler İçin Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedabir Hakkında Kanun-u Muvakkat ile savaş zamanında ordu, kolordu, fırka ve müstakil mevki kumandanlarına casusluk veya hıyanetlerini hissettikleri köy ve kasaba ahalisini tek tek veya topluca, başka mahallere sevk ve iskân etme yetkisi de verilmiştir. Zaten, bu nedenle, bu Kanun-u Muvakkate, uygulamada “Sevk ve İskân Kanunu” denilmektedir.
13 Eylül 1331 (1915) Tasfiye Kanunu
Zorunlu göç sonrasında ortaya, Ermenilerin geride bıraktıkları malların akıbetinin ne olacağı sorunu çıkmıştır. Zamanla, başka yerlere sevk edilen bu kişilerin geride bıraktıkları malların akıbeti konusunda çeşitli düzenlemeler yapılması zorunluluğu ortaya çıkmış ve bu zorunluluğun sonucu olarak bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. İlk zamanlarda konu Meclisi Vükela kararı ve talimatnamelerle düzenlenmeye çalışılmışsa da Birinci Dünya Savaşı’nın bütün şiddeti ile devam ettiği günlerde, 26 Eylül 1915 yılında çıkarılan ve uygulamada “Tasfiye Kanunu” olarak adlandırılan Ahar Mahallere Nakledilen Eşhâsın Emval ve Düyun ve Matlubat-ı Metrukesi Hakkında Kanun-u Muvakkat ile, Ermenilerin geride bıraktıkları malların akıbeti yasal dayanağa kavuşturulmuştur.
11 maddeden meydana gelen bu Kanunun konumuzla ilgili maddeleri, 1. ve 2. maddeleridir. Birinci madde hükmüne göre; 14 Mayıs 1331 tarihli (Birinci Kanun) Kanun hükmünce başka yerlere nakledilenlerin para, taşınmaz ve alacakları, bu amaçla kurulacak Komisyonların her şahıs için düzenleyecekleri ayrı ayrı mazbatalar üzerine, mahkemelerce tasfiye edilecektir. Aynı Kanunun üçüncü maddesine göre de; tasfiye sonucu elde edilecek paralar, sahipleri adına emaneten mal sandıklarına teslim edilecektir.
İkinci madde hükmüne göre; başka yerlere gönderilen ve iskan edilenlerin tasarrufları altında bulunan çift icarlı (icareteynli), çatılı (üstü örtülü ev, dükkan vb.) ve üstü açık (bağ, bahçe, arazi vb.) vakıf yerler Vakıflar idaresi adına, mülk taşınmazlar da (özel mülkiyetlerindeki taşınmazlar) Hazine adına tapuya tescil edilecek ve bu idareler tarafından verilecek bedelleri sahiplerine ödenecektir.
Tasfiye Kanunu’nda, Sevk ve İskân Kanunu gereğince başka yerlere nakledilenlerin, nakledildikleri yerlerde geçimlerini nasıl sağlayacakları sorunu çözümlenmemiştir. Bunun üzerine Ahar Mahallere Nakledilen Eşhasın Emval ve Düyun ve Matlubatı Metrukesine Mütedadir 17 Zilkade 1333 Tarihli Kanunu Muvakkatin 2. Maddesinin 1. Fıkrasına Müzeyyel İbare Hakkında Kanunu Muvakkat isimli üç maddelik bir kanunla, Tasfiye Kanunu’nun ikinci maddesine bir fıkra eklenmiştir. Böylece başka yerlere nakledilen şahıslara, gittikleri yerlerde ikamet ve geçimlerini sağlayacak miktarda parasız olarak mesken ve arazi verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
8 Kanunusani 1336 (08.01.1920) Tarihli Reddi Emval Kararnamesi
Asıl ismi “Ahar Mahallere Nakledilmiş Olan Eşhasın 17 Zilkade 1333 Tarihli Kararname Mucibince Tasfiyeye Tabi Tutulan Emvali Hakkında Kararname” olan 33 maddelik bu kararnameye uygulamada “Reddi Emval” kararnamesi ismi verilmektedir.
Sevk ve İskan Kanunu ile bazı kişilerin başka yerlere nakledilebilecekleri, Tasfiye Kanunu ile de başka yerlere nakledilenlerin tasarrufları altında bulunan vakıf malları Vakıflar İdaresine, özel mülk taşınmazların ise Hazine adına tescil edileceği hüküm altına alınmıştı. 1918 yılında sona eren 1. Dünya Savaşından sonra İstanbul’u işgal eden Devletler, azınlıklara, savaş sırasında yaptıkları vaatleri yerine getirdiklerini ispatlamak için İstanbul’da bulunan Padişah ve Hükümetine yukarıda belirtilen Kanunlar uyarınca başka yerlere nakledilen ve mallarına el konulan şahısların eski yerlerine dönmelerini sağlamak için bu Kararnameyi kabul ve ilan ettirmişlerdir.
Kararnamenin 1. maddesi ile her ne sebeple olursa olsun bulundukları yerlerden çıkarılarak başka yerlere nakledilen kimselerin, eski yerlerine dönmeleri ve Vakıflar İdaresi ile Hazine adına tescil edilen mallarının kendilerine geri verilmesi sağlanmış oluyordu.
Fakat bu Kararname TBMM’nin 14.9.1338 tarihli ve 284 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Bu nedenle bahse konu Kararname hiçbir değeri olmayan bir belge olmaktan öteye gidememiştir.
20.4.1338(1922) Tarihli 224 Sayılı Kanun
Yedi maddelik bu Kanunun birinci maddesiyle; düşman istilasından kurtulan bu yerlerde, sahibinin firar veya kaybolması sebebiyle sahipsiz kalmış olan taşınırların hükümetçe usulü dairesinde açık arttırma ile satılması, taşınmazlar ile toprak ürünlerinin yine hükümetçe idare edilerek kira ve diğer gelirlerden yapılan masraflar düşüldükten sonra bakiye kalan miktarın emanet hesabına kaydedilmek üzere mal sandıklarına teslim edilmesi ve bunlardan geri dönen şahıslara ait taşınmazlar ile emanet hesabına alınan paraların kendilerine geri verilmesi kabul edilmiştir. Fakat bu Kanun yaklaşık bir yıl yürürlükte kaldıktan sonra 15.4.1339 (1923) tarih ve 333 sayılı Kanunun 7. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
15.4.1339 (1923) Tarih ve 333 Sayılı Kanun
Bu Kanunla, 20.4.1338 tarih ve 224 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Tasfiye Kanunu’nun ise bazı maddeleri değiştirilmiştir. 333 sayılı Kanunun 1. maddesinin 2. fıkrasıyla, Tasfiye Kanunu’nun 2. maddesi değiştirilmiş ve başka yerlere nakledilenlerin bıraktıkları taşınmazlardan vakıf olanların Vakıflar İdaresi, mülk olanların Hazine adına tesciline ve bu idarelerce takdir olunacak bedellerin sahipleri adına emanete alınmasına karar verilmiştir. Yine aynı Kanunun birinci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise açılan davalarda Hazinenin hasım olacağı muvazaalı olmamak şartıyla davada her türlü senedin geçerli olacağı başka yerlere nakledilenlerin gitmeden önce yaptıkları satışların muhakeme sonunda muvazaalı olduğu anlaşılanların iptal olunacağı hüküm altına alınmıştır.
24.5.1928 Tarih ve 1331 Sayılı Temlik Kanunu
On iki maddeden oluşan ve tam adı “Mübadil Gayrimübadil Muhacir ve Saireye Kanunlarına Tevfikan Tefviz veya Adiyen Tahsis Olunan Gayrimübadil Emvalin Tapuya Raptına Dair Kanun” olan bu Kanunun asıl konusu mübadil, muhacir ve benzerlerine çeşitli kanunlara dayanılarak dağıtılan veya tahsis olunan taşınmazların tapuya bağlanmasına dairdir. Fakat bu Kanunun 6. ve 7. maddelerinde emvali metruke hakkında hükümler mevcuttur.
Mübadeleye tabi şahıslardan metruk olanlar hariç olmak üzere bütün emvali metrukenin bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihe kadar tefviz edilmiş veya edilmek üzere bulunmuş olanlardan geriye kalanı Maliye Hazinesine intikal eder. Mübadeleye tabi şahıslara ait olup ta şimdiye kadar usulüne uygun olarak dağıtılmayan veya tahsis olunmayan emvalden harap olacağına İçişleri Bakanlığınca karar verilen emval gayri mübadil kişilere ait iken gerektiğinden dolayı iskan emrine verilmiş olan emvale mahsuben Maliye Hazinesine devrolunmuştur.
Tasfiye Kanunu ve 333 sayılı Kanuna uygun olarak el konulmuş ve konulacak gerek Hazine uhdesinde kalmış gerek mübadillere dağıtılmış olsun hükmen tahakkuk edecek sahiplerine geri verilmeyip kayıtlı değerleri 15.4.1341 tarihli Kanuna uygun olarak Maliye Hazinesince ödenecektir. Bu madde hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, el konulan bir taşınmazın artık eski sahibine geri verilmesi mümkün değildir. Hükmen bir hak sahibi çıkarsa buna taşınmazın bedeli Hazinece ödenecektir. Burada hükmen hak sahibi çıkmasından kastedilen firar veya tegayyüp etmeyen bir kimsenin mallarına yanlışlıkla el konulmasıdır.
24.5.1928 Tarih ve 1349 sayılı Emvali Metruke Hesap ve Carilerinin Bütçeye İrat Kaydedilmesine Dair Kanun
Başka yere nakledilen, firar (kaçak) veya tegayyüp (kaybolan) olan veyahutta yabancı veya işgal altındaki yerlere gidenlere ait iken Vakıflar idaresi ile Hazinece el konulan ve tapuda adlarına tescil edilen taşınmazların bedelleri bu idarelerce sahipleri adına emanet hesabına alınan paralar bu Kanunla 1928 yılı bütçesinin “müteferrik gelirler” bölümüne irat kaydedilerek Hazineye intikal etmiştir. Bu Kanunun birinci maddesine göre de bu tarihten sonra meydana gelecek gelirler hakkında da aynı şekilde işlem yapılacaktır.