İçindekiler
Mirastan yoksunluk sebeplerini düzenleyen Türk Medeni Kanununun 578. maddesi (eski 520. madde) miras bırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenlerin mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemeyeceklerini hükme bağlamıştır.
Mirastan Yoksunluk Sebepleri Nelerdir?
Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler:
- Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,
- Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler,
- Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,
- Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.
Mirastan Yoksunluk ve Mirasçılıktan Çıkarma Farkı
Mirastan yoksunluk ve mirasçılıktan çıkarma, miras hukukunda farklı kavramlardır ve bir kişinin miras hakkını kaybetmesine yol açan farklı nedenler ve süreçlerle ilgilidir.
Mirastan yoksunluk, kanunen belirlenen bazı sebeplerden dolayı bir mirasçının mirastan otomatik olarak hak kaybetmesi durumudur. Mirastan yoksunluk hali, miras bırakanın iradesine bağlı olmaksızın, kanunen öngörülmüş olaylar sonucunda ortaya çıkar. Hatta Kanuna göre mirastan yoksunluk, ancak mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar. Yani mirastan yoksunluğun sona ermesi, murisin iradesine bağlı kılınmıştır.
Mirasçılıktan çıkarma ise, miras bırakanın kendi iradesiyle bir mirasçıyı miras hakkından yoksun bırakma hakkıdır. Miras bırakan, ancak belirli sebeplerle mirasçısını çıkarabilir ve bu durumun vasiyetname veya miras sözleşmesiyle belirtilmiş olması gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 510. maddesine göre, mirasçılıktan çıkarma şu sebeplerle yapılabilir: a) Mirasçı, miras bırakana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlemişse. b) Mirasçı, miras bırakana karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmiyorsa.
Mirasçılıktan çıkarılan kişi, miras bırakanın iradesi sonucunda miras hakkını kaybeder. Ancak bu durumda mirasçının altsoyu (çocukları), çıkarılan kişinin yerine geçerek miras hakkına sahip olabilir.
Özetlersek; mirastan yoksunluk, Türk Medeni Kanununun 578. maddesinde belirlenen belirli sebeplerin varlığı durumunda, mirasçının otomatik olarak miras hakkını kaybetmesidir. Mirasçılıktan çıkarma ise miras bırakanın kendi iradesiyle, belirli sebeplerle bir mirasçıyı miras hakkından yoksun bırakmasıdır.
Her iki durumda da kişinin miras hakkı sona erer ancak mirastan yoksunluk, yasal ve zorunlu bir sonuçtur, mirasçılıktan çıkarma ise miras bırakanın iradesine bağlıdır.
Mirastan Yoksunluk Davası
Mirastan yoksunluk kendiliğinden sonuç doğurduğundan ayrıca bir mahkeme kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle mirasçılık belgesinde miras paylarını gösterecek şekilde hüküm kurulması sonra da mirastan yoksunluk nedeni ile yoksun olan kişinin miras payının kime kalacağının belirtilmesi sureti ile mirasçılık belgesi verilmesi gerekir.
Mirastan Yoksunluk Sonuçları
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 578. maddesine göre, şu durumlar mirastan yoksunluğa sebep olabilir:
– Miras bırakanı kasten öldürmeye veya ona karşı ağır bir suç işlemeye teşebbüs etmek.
– Miras bırakanın hürriyetini kısıtlayan bir suçu işlemek.
– Miras bırakanı miras sözleşmesi veya vasiyetname yaparken hile, tehdit ya da cebir yoluyla iradesini sakatlayan fiillerde bulunmak.
Mirastan yoksun olan kişi, kanun gereği mirastan pay alamaz ve bu hak, miras bırakanın herhangi bir kararına bağlı değildir.
Keza 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 77. maddesinde “kendisinden aylık bağlanacak, iştirakçiyi veya emekli, adi malüllük, vazife malüllüğü aylığı alanı kasten ve haksız yere öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenlere veya bu kanun gereğince adi malül sayılacak hale getiren dul ve yetimlere aylık bağlanmayacağını öngörmüştür.
Türk Medeni Kanununun 578. maddesinde sayılan mirastan yoksunluk sebepleri ve bu düzenlemeye koşut bulunan 5434 sayılı Kanunun 77. maddesi, sosyal güvenlik hukuku alanında da evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ilkesinin gözetilmesini zorunlu kılmakta, sigortalının “kasten” öldürülmesi halinde, 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde öncelikle aranan “hak sahipliği” olgusunun gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 15.06.2005 tarih ve ve 2005/10-364 Esas 2005/390 sayılı ilamı ile 07.11.2007 tarih ve 2007/10-812 Esas ve 2007/828 Karar sayılı ilamları)
Mirastan Yoksunluk Altsoyu Etkiler Mi?
Türk Medeni Kanununun 578. maddesi gereğince maddede sayılan fiili işleyenler veya teşebbüs edenler mirasçı olamazlar, Mirastan yoksun olma veraset belgesi istemeye engel değildir. Mirastan yoksunluk kişiseldir ve yalnız yoksun olanı etkiler. Mirastan yoksun olanın altsoyu, mirasbırakandan önce ölen kimsenin altsoyu gibi mirasçı olur.
Mirastan Yoksunluk Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2008/2766 K. 2009/7790 T. 22.4.2009
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Mirastan çıkarılma ve mirastan yoksun kalma sebepleri ya da mirasın reddi veya mirastan feragat sözleşmesi bulunması mirasçılık belgesi verilmesine veya istenmesine engel değildir. Mirasbırakan Fatma’nın eşi Cemal davadan önce vefat etmiş olup, mirasçıları da davacılardır. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamada sanık Cemal vefat ettiğinden davanın düşmesine karar verilmiştir. Mirastan yoksunluğu düzenleyen Türk Medeni Kanunu’nun 578. maddesinin 1. fıkrasında, mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldürmek mirastan yoksunluk sebebi olarak gösterilmiştir. Mirastan yoksunluğun tespiti de mirasçılık belgesi verilmesinde görevli mahkemeye aittir. Mahkemece yapılacak iş, ceza dosyası da incelenerek mirastan yoksunluk sebebinin bulunup bulunmadığının tespiti ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Yoksunluk sebebinin tespiti halinde mirasçılık belgesinde miras paylarını gösterecek şekilde hüküm kurulması, ancak Cemal’in mirastan mahrum olduğunun ve mahrumiyetinin hukuki sonuçlarının terekenin paylaştırılması sırasında gözetileceğine işaret edilmelidir. Yukarıda yazılı kurallara uyulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.04.2009 gününde, oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E. 2009/602 K. 2009/523 T. 13.2.2009
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı Hüsnü vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
KARAR: Dava mirasçılık belgesi istemine ilişkindir. Ali ve Leman’dan olma 1958 doğumlu Uğur’un eşi Seher’i kasten öldürdüğü dosya içeriğiyle sabittir.
Mirastan çıkarma ve yoksunluk sebepleri ya da mirasın reddi veya mirastan feragat sözleşmesi hallerinin bulunması mirasçılık belgesi istemine engel değildir. Ne var ki bu hallerin varlığı halinde “hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülme:si sırasında gözetileceği” hususu hüküm yerinde işaret edilmek suretiyle tüm mirasçıları ve miras paylarını gösterir biçimde hüküm kurulması zorunludur.
SONUÇ: Mahkemece bu yön dikkate alınmadan diğer bir anlatımla, hüküm yerine yukarıda açıklanan olgunun yazılmamış olması terekenin bölüştürülmesi sırasında tereddüt oluşturacağından yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz; davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 74.- TL temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 13.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 14. HD, E. 2015/13925 K. 2016/2708 T. 3.3.2016
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.03.2012 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 14.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR Dava, mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, murisi (annesi) …’ın davalı tarafından öldürüldüğünü, TMK’nın 578. maddesi gereğince murisi öldürmenin mirastan yoksunluk sebebi olduğunu, davalının mirastan mahrumiyetine göre miras paylarını gösterir şekilde …’a ait mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın mirastan yoksunluğun tespitine ilişkin olduğu ve davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
HMK’nın 33. maddesi gereğince bir davada maddi olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait bir görevdir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde murisi öldüren davalının mirastan mahrumiyetine göre miras paylarını gösterir şekilde veraset ilamının verilmesini istemiştir. TMK’nın 598. maddesi gereğince başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesinde mahkemelerin görevinin kanunla belirleneceği, 2. maddesinde ise dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 4/1-ç maddesinde, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakiminin bu kanun ile diğer kanunların sulh hukuk mahkemesi’ni görevlendirdiği davaları göreceği açıklanmıştır. Öte yandan; aynı Kanun’un 383. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme olmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olduğu belirtilmiş, 382/2-c maddesi hükmünde ise miras hukukundaki çekişmesiz yargı işleri belirtilirken mirasçılık belgesinin verilmesi istemine ilişkin davalar da bu kapsamda sayılmıştır.
TMK’ nın 578. maddesi gereğince murisi kasten veya hukuka aykırı olarak öldüren ya da öldürmeye teşebbüs edenler mirasçı olamazlar, Mirastan yoksun olma veraset belgesi istemeye engel değildir. Kişiseldir ve yalnız yoksun olanı etkiler. Mirastan yoksun olanın altsoyu, mirasbırakandan önce ölen kimsenin altsoyu gibi mirasçı olur (TMK m. 579). Eylem kime karşı yapılmışsa sadece o kişi nedeniyle mirasçılık kaybedilir. Mirastan yoksunluk kendiliğinden sonuç doğurduğundan ayrıca bir mahkeme kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle mirasçılık belgesinde miras paylarını gösterecek şekilde hüküm kurulması sonra da mirastan yoksunluk nedeni ile yoksun olan kişinin miras payının kime kalacağının belirtilmesi sureti ile mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilmeden görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.