1. Anasayfa
  2. Gayrimenkul Makaleleri

Aile Konutu Şerhi Olan Ev Haczedilebilir Mi?


Aile konutu, eşlerin birlikte seçtikleri, varsa çocuklar gibi diğer aile üyeleri ile birlikte eylemli olarak yaşadıkları konut olarak tanımlanmaktadır. Aile konutu şerhi hakkında geniş bir yazımız için şu makaleye bakınız: Aile Konutu Şerhi 

Kural olarak aile konutunun cebri icraya konu edilebilmesi mümkündür. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 1756 (2014/4) sayılı Genelgesine göre, malikin iradesi dışında gerçekleştirilen (hükmen tescil, cebri satış, haciz, tedbir vb.) işlemlerde ise eş rızası aranmaksızın işlem yapılabilecektir.

Bununla birlikte aile konutunun haczedilebilmesi konusunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının (12) numaralı bendinde borçlunun hâline münasip evinin haczedilemeyeceği öngörülmüştür. Bu kural ile borçlunun kullanımında olan evin haczedilmesinin barınma hakkı üzerindeki etkisi ile alacaklının mülkiyet hakkı arasında bir dengelenme yapıldığı, sonuç olarak da borçlunun sosyal ve ekonomik durumuna uygun olduğu tespit edilen mesken ile ilgili bir koruma sağlanarak barınma hakkına üstünlük tanındığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucu anılan dengelemede borçlunun barınma hakkına üstünlük tanırken barınmanın bireyin en temel ihtiyaçlarından biri olduğunu gözetmiş ve barınma imkânından yoksun kalmanın borçlunun maddi ve manevi varlığı üzerinde oluşturacağı ciddi etkiyi dikkate almıştır.

2004 sayılı Kanun’un 82. maddesinde öngörülen haciz yasağının temel gayesi borçlunun hâline münasip evinin haczedilmesini önlemek suretiyle borçlunun barınma hakkını korumak ise de hacze konu meskenin aynı zamanda aile konutu niteliğinde olması hâlinde borçlu ile alacaklının farklı menfaatlerinin dengelenmesinde artık Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerinde öngörülen aile hayatına saygı hakkına yönelik güvenceler de devreye girmektedir.

Bu durumda hacze konu olan evin borçlunun hâline münasip olup olmadığı değerlendirilirken bunun aynı zamanda bir aile konutu olduğu hususu da göz önünde bulundurulmalıdır. Borçlunun hâline münasip evinin haczedilmesi ve icra yoluyla satılması durumunda, o evde kalan aile bireylerinin de mağdur olacağı ve anılan haciz ile icra yoluyla satış işlemlerinden doğrudan etkilenecekleri aşikârdır. Şu halde haczedilen evin aile konutu olduğu hâllerde hâline münasip ev kavramı sadece borçlunun değil borçlunun ve ailesinin sosyal ve ekonomik durumuna uygun olan konut biçiminde anlaşılmalıdır.

Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi, aile konutu olan yerin haczedilemeyeceğini benimsemiştir. Üstelik haciz edilemezlik itirazının sadece malik olan eş tarafından değil, diğer eş tarafından da yapılabileceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesine göre, aile konutundan kaynaklanan anayasal güvencelerin ihlalinin tespiti, durdurulması ve giderilmesi amacıyla oluşturulacak mekanizmalara başvuru imkânının sadece konuta malik olan eş tarafından değil bazı durumlarda malik olmayan eş tarafından da kullanılabilmesi gerekir. Aile konutunun maliki olmayan eşin koruyucu yetkileri kullanmasının engellenmesi devletin pozitif yükümlülüklerinin ihlali sonucunu doğurabilir (bkz. Yıldız Eker [GK], B. No: 2015/18872, 22/11/2018, § 39) Bu bağlamda aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararının olduğu; aile konutu güvencesinden kaynaklanan haklarını ileri sürebilme ve bunları yargı mercilerinde tartıştırabilme imkânına sahip olması gerektiği açıktır.

Bundan dolayı, aile konutu, tapu üzerine kayıtlı eşin borcundan dolayı haczedilemez. Tapu maliki eşin borçluları konut üzerine haciz şerhi düşerlerse yani haczederlerse yine diğer eş buranın aile konutu olduğunu belirterek, haczin kaldırılması için dava açabilir. 

Konu hakkında Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin E. 2014/11722 K. 2014/14623 T. 15.5.2014 kararında şu ifadelere yer verilmiştir: “Somut olayda, ihtiyati haciz tarihi 30.06.2010 olup, taşınmaz üzerinde haciz tarihinden önce 29.11.2007 tarihli Türkiye İş Bankası A.Ş. lehine tesis edilmiş ipoteğin mevcut olduğu, ancak meskeniyet şikayetinden önce, Erzurum Aile Mahkemesi’nin 2010/217 E – 830 K sayılı kararı ile 23.11.2010 tarihinde ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği, kararın 17.12.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Söz konusu ipotek, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve eşin rızası alınmaması nedeniyle kaldırılmış olduğundan bu durumda konulan ipotek kurulduğu andan itibaren, geçersiz olup meskeniyet şikayetine engel değildir.”

Bu kapsamda borçlunun eşinin aile konutu şerhine dayanarak ihalenin feshini istemesi mümkündür (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2018/12496 K.2019/3129 T.27.02.2019)

Üstelik eşlerin birlikte yaşadıkları konutun aile konutu niteliği, sağ kalan eş bakımından eşinin ölümünden sonra da devam etmektedir. Bu nedenle aile konutuna tanınan yasal koruma sona ermemiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2018/4848 K: 2018/14147 T: 10.12.2018)

Aile Konutu Şerhi Olan Ev Haczedilebilir Mi?
Aile Konutu Şerhi Olan Ev Haczedilebilir Mi?