1. Anasayfa
  2. Gayrimenkul Makaleleri

3402 sayılı Kanun 22/A Uygulamalarına İtiraz Davasında Husumet


3402 sayılı Kadastro Kanunu‘nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla yapılan bir kadastro çalışmasıdır.

3402 sayılı Yasanın 22/A maddesi uygulaması ile ilgili diğer konular (3402 sayılı Kanunun 22/a maddesinin nasıl uygulanacağı, bu madde kapsamında yapılacak itirazlar ve açılacak davalar konusunda bilgi almak için şu yazımıza bakınız: 3402 Sayılı Kanun’un 22/A Uygulaması Nedir?

22/A uygulamalarına karşı açılacak davalarda husumet; taşınmazının yüzölçümünde ortaya çıkan eksikliğin; hesaplama yönteminden mi, yoksa komşu parsellerdeki artıştan mı kaynaklandığına göre değişmektedir.

Eğer taşınmazının yüzölçümünde ortaya çıkan eksiklik bir başka komşu parseldeki artıştan kaynaklanıyor ise davada husumet, lehine sınır değişikliği yapılan parsel veya parsellerin maliklerine yöneltilir. Bu tür ihtilaflarda lehine sınır değişikliği yapılan kişiden maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Yargıtay kararlarında (örneğin Y. 16. HD E: 2016/13152 K:  2019/7215) da sıkça vurgulandığı üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/A maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumetin, yapılan tespit sonucunda, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekir.

Uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların tespit edilememesi (yani taşınmazının yüzölçümünde ortaya çıkan eksikliğin hesaplama yönteminden kaynaklanması) halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılabilir .

Fakat bir taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalmanın diğer taşınmazlardaki artışlardan veya sınır değişikliklerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilebilmek her zaman mümkün olmamaktadır. Bu durum da 22/A uygulamasına itiraz davasında husumetin kime yöneltileceği veya komşu parsellerin hangisindeki artıştan kaynaklandığı belirlenmeden sadece Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği sorununu gündeme getirmektedir.

Böylesi bir durumda, husumetin doğrudan kadastro müdürlüğüne yöneltilip yöneltilemeyeceği konusu Yargıtay HGK E:  2017/470 K: 2017/544 sayılı kararı ile açıklığa kavuşturulmuştur. Karara göre, dava konusu taşınmazının yüzölçümünde ortaya çıkan eksikliğin hesaplama yönteminden mi, yoksa komşu parsellerdeki artıştan mı kaynaklandığı belirlenmeden sadece kadastro müdürlüğüne husumet yöneltilmesi mümkündür. Çünkü böylesi bir duruma, davacı taşınmazının uygulama kadastrosu sonucu oluşan yüzölçümü ile tesis kadastrosundaki yüzölçümü farkının hesaplama yönteminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun davacı tarafından bilinmesi mümkün olmayıp, uygulama kadastro çalışmaları özü itibariyle önemli oranda mühendislik faaliyeti gerektirdiğinden bu durum ancak teknik inceleme sonucu anlaşılmaktadır.

Husumetin sadece kadastro müdürlüğüne yöneltildiği böylesi bir 22/A uygulamasına itiraz davasında mahkemece, husumetin kime yöneltileceği hususunun aydınlığa kavuşturulabilmesi için öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığı uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanmalıdır (Yargıtay HGK E:  2017/470 K: 2017/544).

Bu şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmadan karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile uzman fen bilirkişisi olduğu halde mahallinde yapılacak keşifte, davacıya ait taşınmazın sınırları yerel bilirkişi kurulu ve tanık sözleri ile belirlenmeli; fen bilirkişisinden davacıya ait taşınmazların yüzölçümünde oluşan eksilmenin nereden kaynaklandığını açıklayan, ilgili yönetmelik ve diğer mevzuat gereği davacıya ait taşınmazların sınırlarının zeminde ne şekilde bulunduğunu irdeleyen, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftasını ayrı renklerle çakıştırarak gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır.

Bilirkişi incelemesi sonucunda, taşınmazın yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen komşu taşınmaz bulunduğu takdirde komşu parsel maliklerinin, tespit ve tescil harici taşınmazlar yönünden ise Hazine veya ilgili kamu tüzel kişilerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesi uyarınca davaya dâhil edilmesi için davacı tarafa imkan tanınmalıdır. Davacı taşınmazında meydana gelen yüzölçümü farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde ise Kadastro Müdürlüğüne karşı yürütülerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.