1. Anasayfa
  2. Gayrimenkul Makaleleri

Parselasyona Tabi Tutulan Parsellerde Yüzölçümü Hatalarının Düzeltilmesi


Parselasyon işleminin önemli bir aşaması da düzenlemeye alınan parsellerin gerçek yüzölçümlerinin tespit edilmesidir.

1. Yüzölçümü Kontrolünün Zorunluluğu

Parselasyon işleminin önemli bir aşaması da düzenlemeye alınan parsellerin gerçek yüzölçümlerinin tespit edilmesidir. Gerçek yüzölçümün tespiti, uygulamanın sıhhati açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü gerçek yüzölçümü, hem arazi ve arsa düzenlemesi sonrasında taşınmaz malikine tahsis edilecek parsel miktarını hem de uygulama esnasında taşınmazdan alınacak DOP miktarını etkiler.

Örneğin, gerçek yüzölçümü 1.000 m², buna karşılık tapu yüzölçümü 1.300 m² olan bir taşınmazın gerçek yüzölçümü üzerinden değil de tapu yüzölçümü üzerinden uygulamaya tabi tutulması halinde (DOP oranının %20 olduğu varsayımı altında) gerçekte 200 (1.000*0,20) m² DOP kesilmesi ve sonrasında 800 m² tahsis yapılması gerekirken, 260 (1.300*0,20) m² DOP kesilip 1.204 m² tahsis yapılacaktır. Dolayısıyla, bu taşınmaz malikine gerçekte hak ettiğinden daha fazla yer tahsis edilmiş olacaktır. Bunun tersinden düşündüğümüzde (gerçek yüzölçümün tapu yüzölçümünden büyük olması halinde) taşınmaz malikine gerçekte hak ettiğinden daha az yer tahsis edilmiş olacaktır.

Özetlersek uygulamaya giren yüzölçümünün, gerçek yüzölçümünü yansıtmaması durumunda taşınmaz maliki açısından bir hak kaybı ya da haksız kazanç söz konusu olabilecektir (Sağlam, İsmail (1999) “Arazi ve Arsa Düzenlemesi Uygulamalarında Karşılaşılan Sorunlar Üzerine Bir İnceleme” s: 96). Bu nedenle, arazi ve arsa düzenlemesi öncesinde uygulamaya girecek taşınmazların gerçek yüzölçümlerinin hesaplanması gerekmektedir.

Zaten Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 31. maddesi de yüzölçümü kontrolünü ve düzeltilmesini zorunlu kılmaktadır. Madde hükmüne göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılacak alan içerisinde kalan kadastro parsellerinin yüzölçümleri koordinatlarına göre hesaplanır ve tescilli yüzölçümleriyle karşılaştırılır.

2. Yüzölçümü Kontrolünün Şekli

Yüzölçümü kontrolü, yalnızca kontrol amacını güttüğünden, eldeki verilerin zemine aplike edilmesi ve son ölçüm tekniğine göre yeniden alım yapılarak yüzölçümü hesaplanması gibi bir zorunluluk yoktur (Koçak, Hüseyin ve Beyaz, Metin (2007) İmar Uygulamaları, s: 68).

Ayrıca, yüzölçümü kontrolündeki yeni yüzölçümü hesabının sayısal yapılması gibi bir zorunluluk da bulunmamaktadır; bu nedenle, uygulamaya tabi kadastro parsellerinin yüzölçümleri eğer kadastro parsellerinin sayısal değerleri varsa ya da elde edilerek bu değerlere göre hesaplanabilir, sayısal değerleri elde edilemiyorsa, grafik yöntemle de hesaplanabilir (Koçak, Hüseyin ve Beyaz, Metin (2007) İmar Uygulamaları, s: 68).

Ancak günümüzde imar uygulamalarının hemen tamamı sayısal olarak yapıldığı için yüzölçümü kontrolünün de sayısal yapılması doğaldır.

3. Yüzölçümü Düzeltmesinin Şekli

Yüzölçümü kontrolü için öncelikle hâlihazır haritaya aktarılan bütün kadastro parsellerinin yüzölçümleri bulunarak, tapudaki yüzölçümleri ile karşılaştırılır. Karşılaştırma sonucunda aşağıdaki şekilde hareket edilir:

3.1) Tecviz Dahilinde Kalan Yüzölçümü Farklılıkları

Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 31. maddesinde, eski yönetmelikten farklı bir tecviz formülü benimsenmiştir. Maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılacak alan içerisinde kalan kadastro parsellerinin yüzölçümleri koordinatlarına göre hesaplanır ve tescilli yüzölçümleriyle karşılaştırılır. Yüzölçüm farkı; yanılma sınırları içerisinde ise tescilli yüzölçümleri esas alınarak, yanılma sınırları dışında ise tescile konu harita ve planların kontrolüne ilişkin mevzuatınca düzeltilmiş yüzölçümler esas alınarak uygulama yapılır.

Yüzölçümü kontrolünde yanılma sınırı miktarının belirlenmesinde, aşağıdaki bağıntılar kullanılır:

F: m2 cinsinden parsel yüzölçümü,

Yapılaşmanın olduğu Köy içinde veya Mahallede: f= 0.013 x √M x F + 0.0003 x F

Diğer yerlerde: f= 0.0004 x M x √F + 0.0003 x F

Eski Yönetmelikte Df = Hata Sınırı (m2 cinsinden), M = Parselasyon planı ölçeğinin paydası, F = Yüzölçümü (M2 cinsinden) olmak üzere yanılma sınırında şu formül kullanılmaktaydı: Df=0.00042 M/ F

Buna göre, taşınmazın gerçek yüzölçümü ile tapu yüzölçümü arasındaki farkın tecviz sınırları dâhilinde kalması halinde, taşınmaz tapudaki yüzölçümü ile uygulamaya dâhil edilir.

Zaten Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmeliğin 7. maddesine göre, kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, talebe bağlı işlemler ile değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarla belirlenen hata sınırları içerisinde kalanların resen düzeltilmesine kadastro müdürlüğü yetkilidir. Bu tür hatalar, resen düzeltilerek, ilgili belgelerinde gösterilir ve tapu sicilinde gerekli düzeltme işlemleri yapılır.

Benzer şekilde, 2010/22 sayılı Tescile Konu Olan Harita ve Planların Kontrolü Hakkında Genelgesinin 21. maddesi de böyle bir durumda parsellerin tapuda kayıtlı yüzölçümleri esas alınarak işlemlere yön verileceğini öngörmektedir. Madde hükmüne göre kontrollük işlemleri sırasında, pafta zemin uyumu tespit edilen parsellerin kesin sayısal değerlerinden hesaplanan yüzölçümü ile tapuda kayıtlı yüzölçümü arasında yanılma sınırı dâhilinde farkların bulunması durumunda; ayırma ve yola terk işlemleri sırasında, ana parselin yüzölçümü, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41/2’nci maddesi gereğince, ilgili teknik belgelerinde farkın yanılma sınırı dâhilinde kaldığı gösterilmek suretiyle düzeltme raporu tanzim edilmeksizin re’sen düzeltilir. Ancak parselasyon, kamulaştırma, köy yerleşim haritaları ve diğer tescile konu olan harita ve planların yapımında parsellerin tapuda kayıtlı yüzölçümleri esas alınarak işlemlere yön verilir.

3.2) Tecvizi Aşan Fakat Kaba Olmayan Yüzölçümü Farklılıkları

Koçak ve Beyaz, uygulamaya tabi tutulan parselin yüzölçümünde tecvizi aşan fakat kaba olmayan farklılıkların bulunması halinde, yüzölçümü düzeltmesine gerek bulunmadığı, parselin tapudaki yüzölçümüyle düzenlemeye tabi tutulabileceği görüşündedirler (Koçak, Hüseyin ve Beyaz, Metin (2007) İmar Uygulamaları, s: 68). Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmelik ise, her iki yüzölçümü arasında tecvizi aşan fark çıkması halinde (kaba olup olmadığına bakılmaksızın), parselin uygulamaya hesaplanan yüzölçümü ile dâhil edilmesini öngörmektedir.

Kanaatimizce Koçak ve Beyaz’ın bu görüşü, hem oldukça isabetlidir; hem de uygulamanın hızlı bir şekilde neticelenmesini sağlayacaktır. Danıştay’da tecvizi aşan farklarda dahi tapudaki yüzölçümünün esas alınmasını hukuka aykırı bulmamıştır. Danıştay’a göre; parselasyon işlemi tapu kayıtları üzerinden yapılmaktadır, bu nedenle parsellerin uygulamaya tapu yüzölçümleri ile dâhil edilmesi gerekir.

Bu konuda, Danıştay Altıncı Dairesinde incelenen bir olayı örnek göstermekte fayda vardır. Parselasyon işlemine ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada idare mahkemesince; uygulamaya giren taşınmazların yalnızca tapu yüzölçümlerinin dikkate alındığı, kadastrodan temin edilen ölçü krokilerinden yararlanılarak hesaplanan alanların ve kadastral sınırların dikkate alınmadığı, taşınmazların tapu senedi ile kadastro yüzölçümleri arasındaki farkın kabul edilebilir değerlerin üzerinde olduğu, idarenin bu farkların nedenini araştırıp gidermesi ve taşınmazları gerçeğe en yakın yüzölçümleri ile uygulamaya sokmasının gerektiği, sadece tapu alanlarının hesaba katıldığı parselasyon işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay’da temyiz edilmiştir. Konu hakkında Danıştay Altıncı Dairesi tarafından verilen 04.06.2007 tarihli ve E:2005/1684, K:2007/3246 sayılı karar ile; parselasyon işleminin tapu kayıtları üzerinden yapılacağı, tapu kayıtları esas alınarak parselasyon işlemi yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek idare mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Danıştay Altıncı Dairesinin 17.04.2003 tarihli ve E:2002/330, K:2003/2297 sayılı kararında ise tapu sicilindeki kayıtların mahkeme kararı olmadan değiştirilemeyeceği, bu nedenle arazi ve arsa düzenlemesinde tapu sicil kayıtlarındaki yüzölçümünün esas alınması gerektiği vurgulanmıştır.

Kaba hata konusunda eleştirilebilecek tek nokta, yüzölçümü farklılığının hangi şartlar altında kaba hata olarak değerlendirileceğidir. Bu konuda mevzuatta açık bir nokta bulunmamaktadır.

3.3) Kaba Hatalar

Ölçülen yüzölçümü ile tapu yüzölçümü arasındaki kaba hatayı aşan farklılıkların söz konusu olması durumunda ise uygulamanın sıhhati ciddi şekilde etkilenebilecektir. Örneğin, kadastrodaki yüzölçümü hatası, imar uygulamasına yansıyacaktır. Hatalı yüzölçümünden hatalı olarak DOP alınacağı gibi, tahsis edilen imar parsellerinde de hata kaçınılmaz olacaktır. Örneğin, gerçek yüzölçümü 5.000 m² olan taşınmazın tapu yüzölçümü olan 4.000 m² üzerinden düzenlemeye dâhil edilmesi durumunda (DOP oranının %40 olduğu varsayımı altında), DOP miktarı gerçek yüzölçümü üzerinden 2.000 m² alınabilecekken tapu yüzölçümü üzerinden 1.600 m² alınabilecektir.

Böyle bir durumda, 1.600 m² DOP kesildikten sonra bakiye kalan kısmın imar parsellerine tahsisi de hatalı olacaktır. Normalde taşınmazdan 2.000 m² DOP kesilip 3.000 m² tahsis yapılması gerekirken, tapu yüzölçümü esas alındığı için 1.600 m² DOP kesilip 2.400 m² tahsis yapılacaktır. Üstelik böyle bir durumda hiçbir zaman düzenlemeye giren toplam alan ile düzenlemeden çıkan toplam alan birbirine eşit olmayacaktır.

Netice itibarıyla, ölçülen yüzölçümü ile tapu yüzölçümü arasındaki kaba hatayı aşan farklılıklar düzeltilmediği müddetçe kadastrodan kaynaklanan hatalar, imar uygulamasına ve sonrasında buna bağlı olarak yapılacak ruhsat verme gibi işlemlere yansıyacaktır.

Böyle bir durumda parselin tapudaki yüzölçümü ile uygulamaya dâhil edilmemesi gerektiği konusunda nerdeyse görüş birliği bulunmaktadır. Ancak parsel uygulamaya dâhil edilmeden önce parselin yüzölçümünün düzeltilmesinin gerekip gerekmediği konusunda farklı görüşler söz konusudur.

Koçak ve Beyaz, kaba hatanın varlığı halinde öncelikle düzeltilmesi yoluna gidilmesi gerektiğini, ancak düzeltmenin parselasyonu aksatacağı anlaşılırsa parselin gerçek yüzölçümü üzerinden düzenlemeye dâhil edilmesi gerektiği görüşündedirler (Koçak, Hüseyin ve Beyaz, Metin (2007) İmar Uygulamaları, s: 70-72). Yazarlara göre böyle bir durumda öncelikle ilgilisinin muvafakati ile 1458 sayılı Genelge ile, aksi halde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. madde uygulamasıyla yüzölçümü düzeltilmelidir; ancak ilgililere ulaşılamazsa ya da ulaşıldığı halde muvafakat alınamazsa, 41. madde uygulaması yapılması halinde, tebligat için yine ilgilisine ulaşılamazsa, ya da kendisine tebligat yapılan ilgili dava yoluna giderse bu davanın sonucunun beklenmesi gerekeceğinden, uygulama önemli ölçüde aksayacaktır. Eğer sınırlarda herhangi bir değişiklik olmuyorsa, parselasyon sonucu yapılacak ilan da hesaba katılarak hatalı kadastro parselleri, son bulunan doğru yüzölçümleri ile uygulamaya tabi tutulmalıdır.

Ancak biz, tapu yüzölçümleri ile uygulama esnasında ölçülen yüzölçümleri arasında tecvizi aşan kaba bir hatanın mevcut olması halinde, ilgililere ulaşılamazsa ya da ulaşıldığı halde muvafakat alınamazsa, 41. madde uygulaması yapılması halinde, tebligat için yine ilgilisine ulaşılamazsa, ya da kendisine tebligat yapılan ilgili dava yoluna gitse dahi, öncelikle yüzölçümünün kadastro mevzuatına göre düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Her şeyden önce 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1027. maddesine göre ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir. Elbette ki buradaki yanlışlığı tapu memuru tek başına düzeltmemektedir, işlem belediye ya da il özel idaresi tarafından yapılmaktadır; ancak netice itibarıyla bu parselasyon işlemi tapuya tescil edilecektir, üstelik yeni oluşan parsellere sayfa açılmadan önce eski kadastro parselinin sayfasında yüzölçümünün düzeltilmesi gerekecektir. Böyle bir durumda da tapu memuru tapu sicilindeki yanlışlığı mahkeme kararı olmadan düzeltmiş olacaktır.

Tapu Sicili Tüzüğünün “Ana veya yardımcı siciller üzerindeki düzeltmeler” başlıklı 74. maddesi de tapu sicilindeki hataların ilgilinin muvafakati ya da mahkeme kararı ile düzeltilmesini öngörmektedir.

“Madde 74- (1) Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi hâlinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re’sen düzeltme yapılır.

(2) İstem belgesinde yapılan yanlışlık veya eksiklik düzeltilerek belgenin uygun bir yerine yazılmak suretiyle taraflar ve tapu görevlilerince imzalanır ve sicilde buna uygun düzeltme yapılır.

(3) Ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksikliklerin, ilgililerce sunulan veya başka idarelerce düzenlenen belgelerden kaynaklanması hâlinde, ilgililerin gerçek durumu kanıtlayıcı belgelere dayalı başvuruları üzerine, istem yevmiye defterine kaydedilerek gerekli düzeltme yapılır.

(4) Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekir. İlgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26/9/2011 tarih ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılır.

(5) Yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurları aranır.

(6) Müdürlük, ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri tebliğ etmekle yükümlüdür.”

Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmelik ise, her iki yüzölçümü arasında tecvizi aşan fark çıkması halinde (kaba olup olmadığına bakılmaksızın), ölçülen yüzölçümü ile dâhil edilmesini öngörmektedir.

3.4) Parselasyon İşlemlerinde Tapuda Hatalı Yazılan Yüzölçümlerinin Düzeltilmesi

Parselasyon işlemi tapu sicilindeki mülkiyet durumu dikkate alınarak yapılmalıdır. Buna göre parselasyona tabi tutulan taşınmaz uygulamaya parsel maliki adına gire ve uygulamada oluşan parseller yine tapu sicilindeki eski malik adına tescil edilir. Buna aksi bir durum işlemi hukuki yönden sakat hale getirecektir.

Bununla birlikte, eğer taşınmazın yüzölçümü tescile esas evraka aykırı olarak tapu siciline yanlış tescil edilmiş ise, bu yanlışlığın Tapu Sicil Tüzüğünün 74. maddesi ve TKGM’nin 2014/3 (1755) sayılı Genelgesi ve uyarınca düzeltilmesi gerekir.

Buna göre taşınmazın yüzölçümü veya niteliğinin belgesine ve haritasına aykırı olarak hatalı tescil edildiğinin ilgilisinin başvurusu üzerine veya işlem sırasında kadastro müdürlüğünce/birimince tespit edilmesi halinde, yüzölçümleri ile ilgili hataların düzeltilmesinde, kadastro müdürlüğü/birimi teknik personelince, parselin yüzölçümü ve pafta-zemin uygunluğu incelenir, bu incelemede parselin edinimine, kayıt miktarına göre veya belgesiz olarak miktar üzerinden edinilip edinilmediğine bakılarak düzeltme konusunun kadastro mevzuatının ilgili diğer hükümleri kapsamında kalıp kalmadığı belirlenir.

Bu inceleme sonucunda tespit edilen yüzölçümü hatasının belgesine ve haritasına aykırı olarak yazım hatasından kaynaklı bir hata olduğu tespit edilirse, kadastro müdürlüğü/birimi tarafından düzeltme, üç nüsha düzenlenecek tescil bildiriminde gösterilerek tapu müdürlüğüne gönderilir.

Kadastro müdürlüğünce/birimince gerek belgesine ve haritasına aykırı olarak yazım hatasından kaynaklı hatalı tescil edilmiş yüzölçümlerine yönelik inceleme sonucunda bu Genelge kapsamında yapılacak düzeltmelerde düzenlenecek Onaylı Raporun tescil bildirimine eklenmesi gerekmektedir.

Bu madde kapsamında tespit edilen hatalarla ilgili, kadastro müdürlüğünün bildirimi üzerine taşınmazın kaydında gerekli belirtme yapılır.

Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekir. Üstelik yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurları aranır. Bunun için de ilgilisine/ilgilerine usulüne uygun olarak bildirimde bulunulur.

Bildirim sonrasında ilgilisinin ya da ilgililerin tamamının muvafakat etmesi durumunda tescil bildirimi ve onaylı rapor üzerine istem belgesi düzenlenir. İstem belgesinde yapılan yanlışlık veya eksiklik düzeltilerek belgenin uygun bir yerine yazılmak suretiyle taraflar ve tapu görevlilerince imzalanır ve sicilde buna uygun düzeltme yapılır. Tapu müdürü, tescil bildirimine uygun olarak düzenlenen istem belgesinin hak sahiplerince imzalanmasının ardından yevmiye almak suretiyle düzeltmeyi yapar. Yapılan düzeltmeyle ilgili belirtme de usulünce terkin edilir.

Düzeltme sonrası kadastro müdürlüğüne tescil bildiriminin iki nüshası gönderilir. Kadastro müdürlüğünce/birimince bu tescil bildirimleriyle ilgili ve gerektiğinde fen klasörleri üzerinde gerekli işlem yapılır.

İlgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26/9/2011 tarih ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılır. Bu kapsamda tapu müdürü, defterdarlıklardan (Muhakemat müdürlükleri) ya da malmüdürlüklerinden (Hazine avukatları) sicildeki hatanın düzeltilmesi için dava açılmasını talep eder.

3.5) Parselasyon İşlemlerinde Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesi

2010/22 sayılı Tescile Konu Olan Harita ve Planların Kontrolü Hakkında Genelgesinin 21. maddesinin (b) bendine göre, pafta zemin uyumu tespit edilen parsellerin kesin sayısal değerlerinden hesaplanan yüzölçümü ile tapuda kayıtlı yüzölçümü arasında yanılma sınırını aşan farklılıkların bulunması durumunda, parsel sınırlarında herhangi eylemli bir değişikliğin ve komşu parsellere tecavüzünün bulunmadığının zemin ve ilgili teknik bilgi ve belgeleri ile tespit edilmesi sonucunda yüzölçümü hatası, ayrıntılı olarak düzenlenen teknik rapor ve ilgililerinin muvafakatine istinaden Tapu Sicili Tüzüğü’nün 74. maddesi gereğince düzeltilir. Muvafakat alınamadığı takdirde 3402 sayılı Kanunun 47/N maddesine dayanılarak hazırlanan yönetmeliğe göre düzeltilir.

Bu hükmün uygulanabilmesinin bazı şartları söz konusudur. Öncelikle pafta-zemin uyumunun söz konusu olması gerekir. Parselin teknik bilgi ve belgeleri ile zeminde yapılan incelemeler neticesinde ölçü, sınırlandırma, tersimat gibi hatalar nedeniyle pafta zemin uyumu tespit edilemeyen durumlarda, hata, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 47/N maddesine dayanılarak hazırlanan Yönetmeliğin (Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmelik) ilgili maddeleri gereğince düzeltilir.

İkinci olarak parsel sınırlarında herhangi eylemli bir değişikliğin ve komşu parsellere tecavüzünün bulunmadığının zemin ve ilgili teknik bilgi ve belgeleri ile tespit edilmesi gerekir.

Ayrıca, 2010/22 sayılı Tescile Konu Olan Harita ve Planların Kontrolü Hakkında Genelgesinin 21. maddesinin (b) bendindeki bu hüküm tapu kaydı miktarına göre veya iktisap tarihindeki zilyetlik esaslarınca miktar üzerinden edinilerek sınırlandırılmış taşınmazlarda uygulanmaz.

İşlemin yapılışına gelince; öncelikle kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekir. Üstelik yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurları aranır.

Bunun için de ilgilisine/ilgilerine usulüne uygun olarak bildirimde bulunulur.

Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesine göre Yapılacak düzeltmeye ilişkin düzenlenen rapor ve kroki kadastro müdürünce onaylanır ve kadastro müdürlüğünce bir yazıya eklenerek düzeltmeden etkilenen parsellerin kayıt malikleri ile düzeltmeden etkilenen hak sahiplerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Tebligatta, tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması için ilgili sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde düzeltmenin kesinleşeceği belirtilir.

İlgililer, tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması için taşınmazın bulunduğu mahalli sulh hukuk mahkemesinde dava açabilirler. Bu takdirde, dava sonucuna göre işlem yapılır.

Otuz günlük süre içerisinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme işlemi kesinleşir. Bu durumda hataların düzeltilmesine yönelik taşınmaza ait kayıtlar üzerinde yapılması gereken değişiklikler için, üç nüsha tescil bildirimi düzenlenir. Kesinleşen düzeltmeye dair tescil bildirimleri ile rapor, kroki ve ekleri ilgili tapu sicil müdürlüğüne gönderilir.

Hataların düzeltilmesi amacıyla yapılan değişiklikler için belediye encümeni veya il idare kurulu kararı aranmaz.

Tapu sicil müdürlüğünce, kadastro müdürlüğünün kesinleştirilmiş düzeltmeye dair yazısı yevmiye defterine kaydedilerek tapu sicilinde düzeltmeler yapılır ve beyanlar hanesindeki belirtmeler kaldırılır. Bu düzeltmeden dolayı harç tahsil edilmez.

Düzeltmeler yapıldıktan sonra tescil bildirimlerinin iki nüshası kadastro müdürlüğüne gönderilir. Kadastro müdürlüğünce fen klasöründe ve paftasında düzeltmeler yapılır.

4. Kısmen Düzenlemeye Tabi Tutulan Parsellerde Yapılacak İşlem

2010/22 sayılı Tescile Konu Olan Harita ve Planların Kontrolü Hakkında Genelgesinin 21. maddesinin (b) bendine göre pafta zemin uyumu tespit edilen bu parsellerin tescile konu harita ve planların yapımında uygulamaya kısmen girmesi durumunda, hata, parselin uygulama alanı dışında kalan kısmında bırakılacak şekilde işlem yapılır ve ilgili belgelerinde bu parselde yüzölçümü hatası bulunduğu belirtilir.

Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmelik de benzer bir hükmü ihtiva etmektedir. Yönetmeliğin 31. maddesine göre, düzenleme sahasına kısmen giren parsellerde, düzenlemeye giren kısmının hesaplanan yüzölçümüne göre uygulama yapılır. Kısmen düzenlemeye giren parseldeki yüzölçümü hatası parselin uygulama dışında kalan kısmında bırakılır.

Uygulama dışında bırakılan bu parsellerde bulunan yüzölçümü hataları ilgili mevzuatı gereğince en kısa sürede düzeltilir.

5. Yüzölçümü Farklılığı Tespit Edilmesi Durumunda Parselin Hangi Yüzölçümü İle Uygulamaya Dahil Edileceği

Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 31. maddesine göre, yüzölçüm farkı; yanılma sınırları içerisinde ise tescilli yüzölçümleri esas alınarak, yanılma sınırları dışında ise tescile konu harita ve planların kontrolüne ilişkin mevzuatınca düzeltilmiş yüzölçümler esas alınarak uygulama yapılır.

6. Yüzölçümü Düzeltmesi İşlemine Karşı Dava Açılması Durumu

Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 17. maddesine göre, 3402 sayılı Kadastro Kanunu kapsamında ilgili kadastro müdürlüğünce yüzölçümü düzeltmesi yapılan parsellerde, bu düzeltmeye karşı dava açılmış olsa dahi, düzeltilmiş yüzölçümlerine göre uygulama yapılır.

Parselasyon planının tesciline kadar geçen süreçte davanın sonuçlanmaması halinde; yüzölçümü düzeltmesi yapılarak tahsis ve tescil edilen imar parselinin tapu kaydına, “Düzeltme işleminin davalı olduğu ve düzeltilmiş yüzölçümüne göre imar uygulaması yapıldığı” şerh düşülür.

Parselasyona Tabi Tutulan Parsellerde Yuzolcumu Hatalarinin Duzeltilmesi
Parselasyona Tabi Tutulan Parsellerde Yüzölçümü Hatalarının Düzeltilmesi