İçindekiler
- Daha Önceden Terki Olan Parsellerden DOP Kesintisi
- Daha Önceden Terki Olan Parsellerden DOP Kesintisi Nasıl Yapılır?
- 6785 sayılı İmar Kanununun 39. Maddesine Göre Terk Yapılmış Parsellerden DOP Kesilebilir mi?
- 3194 Sayılı İmar Kanunu’na Göre Terk Yapılan Parsellerde DOP Kesilebilir mi?
- 2981 sayılı Kanun’un 10/b Uygulaması Yapılmış Yerlerde DOP Kesilebilir mi?
- Belediye Yapı ve Yollar Kanunu’na Göre Terkler
Daha Önceden Terki Olan Parsellerden DOP Kesintisi
Bazı durumlarda, daha önceden belli bir kısmı kamuya terk edilmiş taşınmazlardan DOP kesilebilmektedir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesine 4/7/2019 tarihli ve 7181 sayılı Kanunla eklenen fıkraya göre, parselasyon planı yapılmadan ifraz ve tevhit edilerek tescil edilen parsellerden, imar planında umumi hizmet alanlarına rastladığı için terk edilen veya bağışlanan alanların toplam parsel alanına oranı, yeni yapılacak parselasyon planındaki düzenleme ortaklık payı oranına tamamlayan farkı kadar düzenleme ortaklık payı alınabilir.
Buna paralel olarak Yönetmeliğin 14. maddesinde “Parselasyon planı yapılmadan ifraz, tevhit ve terk yoluyla; düzenleme ortaklık payına konu alanlara terk edilen ya da bağışlanan alan miktarının, uygulama sahasındaki düzenleme ortaklık payı oranına göre kesilecek alandan az olması durumunda, parselasyon planı sırasında düzenleme ortaklık payına tamamlayan fark kadar düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılır.” hükmü getirilmiştir.
Üstelik daha önceden kesinti yapılıp da kesinti miktarını DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP alınabilecek durumlar Danıştay içtihatlarıyla genişletilmiştir. Danıştay Altıncı Dairesinin kararlarına göre 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 15. maddesine ya da 2290 sayılı Belediye Yapı ve Yollar Kanunu’nun 6. maddesine göre terk yapılan parsellerden de kesinti miktarını %45’e tamamlayan fark kadar DOP alınabilmektedir.
Daha Önceden Terki Olan Parsellerden DOP Kesintisi Nasıl Yapılır?
Peşinen belirtmek gerekir ki 3194 sayılı Kanun’a göre yapılacak arazi ve arsa düzenlemesinde DOP alınabilmesi, sadece daha önce yapılan ifrazlarda alınan terk miktarının DOP oranına tamamlanması ile sınırlıdır. Bunun yerine DOP hesaplanmadan ya da hesaplanıp %45’tan az çıkmasına rağmen, %45’e tamamlayacak şekilde DOP alınması hukuka aykırıdır. Her ne kadar Yönetmeliğin 11. maddesinin son fıkrasında “ilk parselin ifrazında alınan terk oranını %35’e tamamlayan fark kadar DOP alınabileceği” belirtilmiş ise de bu ifadenin, alınabilecek azami DOP oranını belirtmek amacıyla konulduğu çok açıktır. Zaten Danıştay içtihatlarına göre, bir parselden düzenleme esasında hesaplanan DOP oranı dikkate alınmadan doğrudan %45 oranında DOP kesilmesi ve belediye adına parsel oluşturulması hukuka aykırıdır. Danıştay Altıncı Dairesi’nin E:1989/901, K:1990/477 sayılı kararında “yürürlükten kalkan imar yasasına göre ifraz edilerek tescil edilen parsellerden, düzenlemeye alınanların, ilk parselin ifrazında alınan terk oranını %35’e tamamlayan fark kadar DOP alınabileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Ancak, düzenleme yapılan alanda %23 oranında DOP alınmıştır. Davacılardan daha önce yol için bedelsiz olarak %14 oranında pay alındığından yeni yapılan parselasyon sırasında bu oranın %23’e tamamlanması gerekir” ifadesine yer verilmiştir.
Daha önce yapılan terk miktarı, DOP oranından fazla ise bu taşınmazdan DOP kesintisi yapılamaz. Danıştay Altıncı Dairesinin 25.11.1992 tarihli ve E:1991/3828, K:1992/4497 sayılı kararı ile 13.03.1997 tarihli ve E:1996/1478, K:1997/1367 sayılı kararı da bu yöndedir. Konu hakkında Danıştay Altıncı Dairesinin 25.11.1992 tarihli ve E:1991/3828, K:1992/4497 sayılı kararında “Düzenleme alanındaki bazı parsellerden daha önce %40 oranında terk işlemi yapmış olmaları nedeniyle düzenleme ortaklık payı alınmaması, yapılaşmış bulunan bazı kadastro parsellerinin ada sistemine geçilmesi için düzenleme sınırı içine alınması, 400 sayılı imar adasında kullanma yapılaşma kabiliyeti münferiden gerçekleşmeyecek imar parselleri oluşturulması parselasyon planının davacı ile ilgili bölümünün iptalini sağlayacak nedenler değildir.” ifadelerine, Danıştay Altıncı Dairesinin 13.03.1997 tarihli ve E:1996/1478, K:1997/1367 sayılı kararında ise “… bu durumda, yukarıda sözü edilen yasa ve yönetmelik hükümlerinden anlaşılacağı üzere, taşınmazlardan, ifraz sırasında alınan terk oranını düzenleme ortaklık payı oranına tamamlayacak kadar fark alınabileceğinden, uyuşmazlık konusu olayda ifraz sırasında yapılan terk miktarının düzenleme alanında %10.8 olarak belirlenmiş olan düzenleme ortaklık payı oranından fazla olması karşısında davacılardan düzenleme ortaklık payı alınmasında mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki temyize konu … 1. İdare Mahkemesinin … günlü, 1995/771 sayılı kararında, mahkeme kararının onanmasına, karar verildi.” ifadelerine yer verilmiştir.
Ancak fazla çıkan miktarın eski malike iadesi gibi bir durum da söz konusu değildir. Danıştay Altıncı Dairesinin 09.12.1993 tarihli ve E:1992/4612, K:1993/5197 sayılı kararı ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin E:1996/5090, K:1996/5622 sayılı kararı bu yöndedir (Koçak, Hüseyin (2014) “15 ve 16’ncı Madde Gereği Terk Yapılan Parsellerde 18 Uygulaması ve DOP”). Danıştay Altıncı Dairesinin E.1994/1108, K.1994/3671 sayılı kararında ise “özel mülkiyete konu olan taşınmazlardan sahiplerinin rızası ile umumi hizmetlere bedelsiz olarak terkedilen ancak daha sonra yürürlüğe giren imar planıyla tahsis amacı değişen yerlerin bedelsiz olarak eski maliklerine geri verilmesi yolunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Aksine 3194 sayılı Yasanın 17. maddesi ile belirli koşulların varlığı halinde imar planına uygunluğun sağlanması amacıyla bu tür taşınmazların bedeli karşılığı özel mülkiyete geçirilmesine belediye ve valilikler yetkili kılınarak bedelsiz geri vermenin söz konusu olmayacağı öngörülmektedir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Daha önceden terk yapılıp da sonradan yapılacak uygulamada DOP alınabilecek parsellerde DOP, parselin terk yapılmadan önceki yüzölçümü üzerinden hesaplanır. Örneğin ilk yüzölçümü 1000 m² olan ve 210 m²’si terk edilerek 790 m² kalan taşınmazdan, %15 DOP kesilecek olması durumunda DOP 1.000 m² üzerinden hesaplanır (Koçak, Hüseyin (2014) “15 ve 16’ncı Madde Gereği Terk Yapılan Parsellerde 18 Uygulaması ve DOP”).
Bir kısmı terk edildikten sonra ifrazen oluşan parsellerden bazılarının dâhil edildiği uygulamada DOP hesaplaması, terk oranı oluşan parseller bazında dikkate alınarak yapılır. Örneğin 5.000 m² yüzölçümüne sahip parselden %20 oranında (1.000 m²) terk yapılıp bu parsel 4 eşit parçaya 1000’er m² ayrılmış olsun. Bunlardan üçünün uygulama dışı tutulup sadece birinin uygulamaya dâhil edilmesi durumunda, daha önceden terk edilen miktar 1.000 m² olarak değil, 200 m² olarak dikkate alınır.
Daha önceden kesinti yapılıp da kesinti miktarını DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP alınabilecek durumları şu şekilde açıklayabiliriz.
6785 sayılı İmar Kanununun 39. Maddesine Göre Terk Yapılmış Parsellerden DOP Kesilebilir mi?
Eski Yönetmeliğin 11/son maddesine göre, taşınmaz sahiplerinin talepleri üzerine, mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 39. maddesine göre ifraz edilerek tescil edilen parsellerden ilk parselin ifrazında alınan terk oranını DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP alınabilmekteydi.
Ancak Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmelikte bu yönde bir hüküm yer almamıştır. Fakat Yönetmeliğin 14. maddesinde yer alan “Parselasyon planı yapılmadan ifraz, tevhit ve terk yoluyla; düzenleme ortaklık payına konu alanlara terk edilen ya da bağışlanan alan miktarının, uygulama sahasındaki düzenleme ortaklık payı oranına göre kesilecek alandan az olması durumunda, parselasyon planı sırasında düzenleme ortaklık payına tamamlayan fark kadar düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılır.” hükmü nedeniyle 6785 sayılı İmar Kanununun 39. maddesine göre ifraz edilerek tescil edilen parsellerden ilk parselin ifrazında alınan terk oranını DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP alınabilir.
Danıştay da, daha önceden gerek 6785 ve gerekse 3194 sayılı Kanun kapsamında yapılan ifrazlarda alınan terk miktarının, daha sonradan yapılan arazi ve arsa düzenlemesi uygulamalarında, DOP oranına tamamlanabileceği görüşündedir.
Netice itibarı ile, mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 39. maddesine göre yapılan ifrazlarda alınan terk oranını, DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP alınabilmektedir. Bu konu hakkında Danıştay Altıncı Dairesi tarafından verilen kararlarda parselasyon yapılan taşınmazın bulunduğu alanda 6785 sayılı Yasanın 39. maddesine göre taşınmaz malikinin isteği üzerine yapılan ifraz sonucu alınan terk oranını DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP alınabileceği vurgulanmıştır. Konu hakkında Danıştay Altıncı Dairesinin 19.11.1998 tarihli ve E:1998/2317, K:1998/5615 sayılı kararına bakılabilir.
3194 Sayılı İmar Kanunu’na Göre Terk Yapılan Parsellerde DOP Kesilebilir mi?
İkinci durum, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun çeşitli maddeleri kapsamında kamunun ortak kullanımındaki alanlar için terk yapılan parsellerdir.
Bunlardan birincisi de 3194 sayılı Kanun’un 15. ve 16. maddelerine göre yapılan ifraz ve tevhit işlemleridir. Bu işlemlerde bir kısmı kamunun ortak kullanımına terk edilen taşınmazların daha sonradan arazi ve arsa düzenlemesine tabi tutulması durumunda terk oranının DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP kesintisi yapılabilir.
Ancak Danıştay da, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 15 maddesi kapsamında yapılan ayırma ve birleştirme işlemlerinde alınan terk miktarlarının da (taşınmazın daha sonra arazi ve arsa düzenlemesi uygulamasına tabi tutulması halinde) DOP oranına tamamlanabileceği görüşündedir. Örneğin Danıştay Altıncı Dairesinin 19.10.1992 tarihli, E:1991/312, K:1992/3774 sayılı kararında “Daha önce ifraz edilen taşınmazın yeniden parselasyon işlemine tabi tutulması halinde, önceden alınan DOP’un dikkate alınarak, parselin ilk ifrazında alınan terk oranını %35’e tamamlayan fark kadar DOP alınması doğru olup, aksi yöndeki mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır” ifadesine; aynı Dairenin 28.08.1990 tarihli ve E:1989/801, K:1990/477 sayılı kararında “3194 sayılı İmar Yasasının 18’inci maddesinin uygulamasına ilişkin yönetmeliğin 11’inci maddesine göre evvelce ifraz edilmiş bulunan parsellerin, düzenleme işlemine tabi tutulması halinde, DOP’un ancak %35’e tamamlanması mümkün olduğundan, evvelce ifraz edilen ve bu nedenle %14 oranında pay alınan davacılara ait parselden düzenleme sahasına dâhil parsellerden %23’e tamamlanacak şekilde DOP alınması gerekir.” ifadesine yer verilmiştir.
Aynı Dairenin 05.04.2004 tarihli ve E:2002/5915, K:2004/1898 sayılı kararında ise “1992 yılında yapılan ifraz işlemi sırasındaki bedelsiz yola terkin, parselasyon işlemi yapılırken göz önünden bulundurulması gerektiği” yönünde hüküm kurulmuştur. 1992 yılında yapılacak terk 3194 sayılı Kanun’a göre yapılacağı için Danıştay’ın, 3194 sayılı Kanun’un 15. maddesine göre yapılan ifrazlarda yola terk edilen kısımların, sonradan yapılacak parselasyonda dikkate alınması gerektiği düşüncesinde olduğu kolaylıkla görülebilir.
Konu hakkında Danıştay Altıncı Dairesinin 06.02.2012 tarihli ve E:2011/3813, K:2012/447 sayılı kararında ise şu ifadelere yer verilmiştir: “İmar Kanununun 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde ise ‘DOP oranı: Bir düzenleme sahasında tespit edilen DOP miktarının, bu saha içindeki kadastro veya imar parsellerinin yüzölçümü miktarlarına oranıdır. Evvelce yapılan düzenlemeler dolayısıyla DOP veya bu maksatla başka isimlerle bir pay alınmış olan arazi veya arsalar bu ortaklık payı hesabına katılmaz. Ancak, taşınmaz sahiplerinin talepleri üzerine, mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 39’uncu maddesine göre daha önce ifraz edilerek tescil edilen parsellerden düzenlemeye dâhil edilenlerin, ilk parselin ifrazında alınan terk oranını %35’e tamamlayan fark kadar DOP alınabilir.’ hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; bedelsiz yola terk işleminin bir parselasyon işlemine dayanmaması nedeniyle yapılan terkinin, DOP olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu terk oranını yeni düzenlemede belirlenmiş DOP oranına tamamlayan fark kadar DOP alınabileceği ve bu durumun hakkaniyete ve eşitlik ilkesine uygun olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, 03.08.1988 günlü, 455 sayılı belediye encümeni kararı ile %1,9 oranlık kısmının yola terk edilmesi suretiyle 1177 sayılı parselin ifrazından 1178 sayılı parselin oluşturulduğu, daha sonra uyuşmazlık konusu parselasyon işlemiyle, bölge için belirlenen %30,46 oranında DOP oranına tamamlanacak şekilde 1178 sayılı parselden DOP’un alındığı anlaşılmaktadır.
Olayda, her ne kadar İdare Mahkemesince daha önce yapılan imar uygulaması nedeniyle söz konusu taşınmazdan kesinti yapıldığı ve anılan parselden ikinci kez DOP alınamayacağı belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmişse de, bahsi geçen alanda yeniden düzenleme yapılması nedeniyle, daha önce yapıların kesintilerin dikkate alınması suretiyle DOP alınabileceği açıktır.”
Üstelik yola terk dışında, umumi hizmet alanları için yapılan bağışların da DOP hesabında değerlendirilmesi gerekir. Danıştay yola ve yeşil alana yapılan terklerle, umumi hizmet alanları için yapılan bağışlar arasında fark görmemektedir; dolayısıyla bir parselin belirli bir kısmı hibe adı altında kamuya bağışlanmış ise daha sonra yapılacak arazi ve arsa düzenlemesinde bu hibenin dikkate alınması ve hibe oranının DOP oranına tamamlayacak şekilde DOP alınması gerekir. Konu hakkında Danıştay Altıncı Dairesinin 16.06.2004 tarihli ve E:2003/493, K:2004/3850 sayılı kararında şu ifadelere yer verilmiştir: “salt adının hibe olması nedeniyle anılan yeşil alan için yapılan terk, kamu alanı için yapılan terkten ayrı düşünülemeyecektir. Olayda taşınmazların ifrazını sağlayabilmek için aynı işlemle ve aynı zamanda yola terk ve hibenin yapıldığı hususları göz önünde bulundurulduğunda, ilk parsellerin tevhit ve ifrazı sırasında yapılan 718 metrekare hibenin de davacı taşınmazlarından alınacak DOP’dan düşülmesi gerekmektedir”.
İdari Dava Daireleri Kurulunun 19.02.2009 tarihli ve E:2005/3220, K:2009/35 sayılı kararında ise şunlar ifade edilmiştir: “Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait parselin kadastral … ada, … sayılı parselin 1995 yılında bir kısmının bedelsiz olarak yola terk edilmesi suretiyle ifrazından oluştuğu, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca 2002 yılında tesis edilen dava konusu parselasyon işlemi sırasında da davacı tarafından parselinden 330 m²’nin hibe edilerek düzenleme alanında belirlenen DOP’un karşılanmasında kullanıldığı, dolayısıyla davacının parselinden 1995 yılında gerçekleştirilen ifraz işlemi sırasında bedelsiz olarak yapılan yola terk ve 2002 yılında tesis edilen parselasyon işlemi sırasında da hibe adı altında imar planında yeşil alan olarak ayrılan alanda kullanılmak üzere kesinti yapıldığı, bu kesintinin yol, meydan, park, yeşil saha, genel otopark gibi umumi hizmete ayrılan alanların düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinden işlem tarihi itibariyle %35’e kadar düşülebilen miktar karşılığı bedel olan DOP kapsamında bulunduğu anlaşılmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. Maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyaca olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, cami ve karakol gibi umumi hizmetler için DOP alınabilecek olması karşısında 1995 yılında yol için yapılan terkin, yeşil alan için 2002 yılında yapılan hibeden ayrı düşünülemeyeceği, amacın aynı olduğu hususu göz önünde bulundurulduğunda, uyuşmazlıkta davacının taşınmazından yapılan yola terk ve yeşil alan için yapılan hibe miktarını %35’e tamamlayan fark kadar DOP alınabilecekken bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava konusu parselasyon işlemi tesis edilirken rızai terk edilen parselasyon ve hibe edilen miktar göz önünde bulundurulmadan davacıya ait parselden %35’i aşan oranda DOP alınmıştır.
Bu itibarla dava konusu işlemin iptali gerekirken davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesinin ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.”
İkinci durum ise 11. maddeye göre tek yapılmış parsellerdir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 11. maddesi kapsamında yapılan terkler de nitelik itibarıyla 15. maddeye göre yapılan terklerle aynı olduğuna göre 11. madde kapsamında terklerin de daha sonra yapılan düzenlemede dikkate alınması gerekir. Bu yerlerin 18. madde uygulamasına tabi tutulması ve terk miktarının DOP miktarından daha az çıkması söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda, terk miktarını DOP oranına tamamlayacak şekilde DOP kesilebilir. Örneğin %20 terk yapılan bir parselin dâhil edildiği parselasyonda DOP oranı %32 ise bu taşınmazdan %12 DOP kesilmesi mümkündür.
Terk miktarı DOP oranından fazla ise (örneğin taşınmazın tamamı terk edilmiş ise) bu durumda kanaatimizce DOP oranından fazla kısım için 11. maddede belirtilen “özel mülkiyete konu olma” şartının gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Aksi bir yorum umumi hizmet alanların pek çoğunun Hazineden karşılanmasına neden olacaktır ki bunun, 11. maddenin amacı ile çeliştiği gayet açıktır. Üstelik arazi ve arsa düzenlemesi Uygulama Yönetmeliğinin 32. maddesine göre ancak DOP’un ve belediye taşınmazlarının umumi hizmetler için yetmediği durumlarda Hazine taşınmazlarına müracaat edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, 18. madde uygulamasından önce 11. maddeye göre terk edilen miktarın DOP’tan fazla olması durumunda, bu fazlalık kısım açısından “özel mülkiyete konu olma” şartının gerçekleştiğinin kabul edilmesi, bu kısımların uygulama esnasında Hazine adına ihdas edilmesi, bu kısımlardan DOP alınmaması gerektiği kanaatindeyiz.
2981 sayılı Kanun’un 10/b Uygulaması Yapılmış Yerlerde DOP Kesilebilir mi?
Üçüncü olarak, daha önce 2981 sayılı Kanunun 10/b maddesi kapsamında terk yapılan parsellerin daha sonra arazi ve arsa düzenlemesine tabi tutulması mümkündür. Bu madde şu hükmü ihtiva etmektedir: “Bu madde kapsamında yapılacak kadastro tespiti sırasında; özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs. hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir.”
Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 14. maddesine göre 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin (b) fıkrası gereği özel parselasyon planı yapılan veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, çocuk bahçesi, otopark, meydan ve benzeri hizmetlere ayrılan yerler için bedelsiz terkin edilen alanların, uygulama sahasındaki düzenleme ortaklık payından az olması durumunda, parselasyon planı sırasında düzenleme ortaklık payına tamamlayan fark kadar düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılır.
Belediye Yapı ve Yollar Kanunu’na Göre Terkler
1933 yılında da kentlerin planlama çalışmasını düzenleyen 2290 sayılı “Belediye Yapı ve Yollar Kanunu” yürürlüğe konulmuştur. Bu Kanunda, yüzde on beşe zayiata yer verilmiştir. Kanun’un ifraz ve tevhit işlerini düzenleyen 6. maddesinde “Arsaların tevhit ve ifraz ve tevziini gösteren haritanın tatbiki belediye encümeninin tasdikine bağlıdır. Müstakbel şehir haritası dâhilindeki arsaların tevhit ve ifraz ve tevziinde mesahai sathiyelerin aynen muhafazası kabil olmadığı takdirde tevziat nihayet %15’e kadar noksan ile yapılır.” hükmü yer almıştır.
İşte bu madde gereğince terk yapılmış parsellerin, sonradan imar uygulamasına tabi tutulması durumunda, terk oranını DOP oranına tamamlayacak kadar pay alınabilir. Bir başka ifadeyle DOP hesaplanırken, daha önceden zayiat olarak alınan miktarın da dikkate alınması gerekir. Aksi bir durum, parselasyon işleminin iptalini gerektirebilir.
Her ne kadar bazı yazarlar (Ersoy, Melih (2000) “İmar Planı Uygulamalarında Düzenleme İşlemi” s; 15) 2290 sayılı Belediye Yapı ve Yollar Kanunu’na göre eksik dağıtım adı altında yapılan kesintilerin de, daha önceden yapılmış DOP kesintisi olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bunlardan ikinci kez DOP kesilemeyeceğini ileri sürmüşlerse de Danıştay bunun tam aksine karar vermiştir. Konu hakkında Danıştay Altıncı Dairesi tarafından verilen 13.04.2011 tarihli ve E.2009/747, K:2011/828 sayılı kararda şu ifadelere yer verilmiştir: “Olayda her ne kadar idare mahkemesince söz konusu alanda daha önce de imar idare heyeti kararları doğrultusunda kesinti yapıldığı söz konusu parselden ikinci kez DOP kesilemeyeceği belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmişse de, daha önce yapılan söz konusu kesintilerin mevzuatta öngörüldüğü şekliyle söz konusu alanda yeniden düzenleme yapılması halinde DOP miktarında dikkate alınacağı, daha önceden yapılan terk ve kesintilerin miktarı belirlendikten sonra ortaya çıkan fark kadar DOP alınabileceği açıktır. Bu durumda yukarıda belirtilen hususlar saptandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken parselden ikinci kez DOP kesilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”
Terk Edilen Miktarın DOP Miktarından Fazla Çıkması Durumunda İade Yapılıp Yapılamayacağı
Bu konuda mevzuatta açık bir hüküm bulunmadığı gibi fazla çıkan miktarın eski malike iade edileceğine dair bir yargı kararı da mevcut değildir. Ancak terk miktarının düzenleme ortaklık payından fazla olması durumunda, fazla çıkan miktarın eski malik adına ihdas edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir durum, hakkaniyete daha uygun olacaktır. Çünkü böyle bir durumda, DOP oranından fazla çıkan terk miktarı iade edileceği için, umumi hizmet alanları için herkesten eşit miktarda kesinti yapılmış olacaktır. Bu durum ise külfetlere eşit şekilde katılma ilkesiyle uyumludur.