İçindekiler
- Parselasyonun İptaline Dair Kararın İdarece Yerine Getirilmemesi Durumunda Kadastral Parselin İhyası Davası
- Kadastral Parselin İhyası Davası Açılması İçin Parselasyonun İdari Yargı Kararı ile İptal Edilmesi Gerekliliği
- Yok Hükmünde Olan Parselasyonlar İçin Doğrudan İmar Uygulaması Sonucu Oluşan Parsellerin İptali ile Kadastral Parselin İhyası Davası Açılması
- Kadastral Parselin İhyası Davasında Husumet: Eski Kaydın İhyası Davası Kime Karşı Açılır?
- Kadastral Parselin İhyası Davasında Kararın Sonuçları
Parselasyonun İptaline Dair Kararın İdarece Yerine Getirilmemesi Durumunda Kadastral Parselin İhyası Davası
Parselasyonun iptaline dair yargı kararının öncelikle ilgili idare tarafından yerine getirilmesi ve uygulanması gerekir. Yargı kararının nasıl uygulanacağı konusunda şu yazımıza bakınız: Parselasyonun (18. Madde Uygulamaları) İptaline Dair Yargı Kararının İdarece Uygulanması
Eğer parselasyonu yapan idare geri dönüşüm cetvellerini düzenlememişse yani düzenleme öncesi dönüşü sağlamamış ise tapu sicil müdürlüğünün resen değiştirme yetkisi yoktur. Bu durumda ilgililer, kadastral duruma dönüş sağlanabilmesi için eski halin ihyası davası açabilirler. Çünkü, ilgili idarenin geri dönüşüm yapmaması durumunda, idari yargının iptal kararı, parsel maliklerine durumun eski haline getirilmesini isteme ve dava etme hakkı verir. Bu şekilde uygulama öncesi duruma dönüş sağlanabilir.
Yargıtay kararlarına göre tapuya tescilin sebebi (illeti) olan parselasyon işlemi yargı kararı ile iptal edilirse tapudaki tescil yolsuz hale gelir. Bu yolsuz tescilin düzeltilmesine ilişkin davalar ise adli yargı yerinde görülür.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 27.03.2003, E:2003/2956, K:2003/3604: Gerek imar kanunları ile yapılan parselasyon işlemlerinin gerekse imar affı yasalarında öngörülen imar ıslah çalışmalarının bir idari karara dayandığı kuşkusuzdur. İdari karara yönelik davaların inceleme yeri de idari yargıdır. O halde bu uygulamalar sonucu oluşan çap kayıtlarının iptali isteğiyle açılan davalar kayıtların oluşumuna esas alınan (diğer bir söyleyişle tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan) idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından, idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltme yapılamaz. Ancak, somut olayda, çekişme konusu imar parselinin oluşmasına dayanak teşkil eden idari kararın idari yargı yerinde iptal edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca imar parsellerinin sicillerinin, temelsiz yolsuz hale geldiği dikkate alınarak, bu konuda karar verilmesi görevinin adli yargı yerine ait olduğu göz ardı edilerek mahkemenin görevsizlik kararı vermesi doğru değildir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 27.01.2005, E:2004/14677, K:2005/468: Davacının (…) idari yargı yerinde açmış olduğu idari işlemin iptali davasının kabul edildiği, böylece imar parsellerinin hukuki dayanaktan yoksun hale geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, yapılacak iş, kadastral parsele dönülmek suretiyle davacı hakkının kendisine teslim edilmesinden ibarettir. Hal böyle olunca, davacının kadastral parselinin ihyası suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
Adli yargıda açılacak eski durumun ihyası davasında adli yargı mahkemesi, davayı haklı bulması durumunda, öncelikle arazi ve arsa düzenlemesi sonucu oluşan parsellerin tapularının iptaline ve sonrasında eski kadastral duruma göre tapu sicilinin ihyasına karar vermelidir.
Bu konuda ‘tescil edilen parsellerin iptal edilerek uygulama öncesi duruma dönülmesi’ yönünde açılan bir davada, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.04.1994 tarihli ve E:1994/2562, K:1994/5083 sayılı kararı ile onanan Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.1993 tarihli ve E:1993/347, K:1993/551 sayılı kararı ile; imar uygulaması nedeniyle yapılan tapu kayıtları ile bu parsellere ait imar haritaları ve krokilerin iptal edilmesine, bu parselleri normal kadastro tespitine ve haritalarına göre kadastro kayıtlarındaki payları oranında yeniden davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
Kadastral Parselin İhyası Davası Açılması İçin Parselasyonun İdari Yargı Kararı ile İptal Edilmesi Gerekliliği
Parselasyon işlemi, kamu idarelerince yapılan idari bir işlem niteliğinde olması nedeniyle, hatalı bir imar uygulaması sonucu tapuya yolsuz olarak tescil edilmiş taşınmazlar hakkında ilk önce parselasyon işleminin iptali için idari yargıda dava açılması gerekir.
Parselasyon işlemi, kamu idarelerince yapılan idari bir işlem niteliğinde olması nedeniyle, hatalı bir imar uygulaması sonucu tapuya yolsuz olarak tescil edilmiş taşınmazlar hakkında ilk önce parselasyon işleminin iptali için idari yargıda dava açılması gerekir.
İmar düzenlemeleri, düzenli şehirleşme ve yapılaşma amaçları itibariyle kamu düzenini ilgilendiren düzenlemelerdir. Bu düzenlemelerin dayanağını oluşturan idari kararlar ortadan kaldırılmadıkça idari kararla oluşturulan mülkiyet durumu değiştirilemez. Bir başka ifade ile idari yargıda dava açılıp parselasyon işlemi iptal ettirilmeden adli yargıda, imar uygulaması sonucu oluşan parsellerin iptali ile eski kaydın ihyası davası açılması mümkün değildir (Şimşek, Suat (2014) “Arazi ve Arsa Düzenlemesi İşlemlerinin İptaline İlişkin Yargı Kararının Sonuçları ve Eski Halin İhyası İçin Açılacak Davalarda Görevli Yargı Meselesi, s: 300 ).
Yargıtay içtihatları da bu yöndedir. Örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.01.2003 tarihli ve E:2003/1-19, K:2003/3 sayılı kararında, “imar parsellerinin dayanağını oluşturan idari işlem idare mahkemesinde iptal edilmeden idari işlemi ortadan kaldıracak biçimde genel yargı yerinde hüküm kurulamayacağı” ifade edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen 08.12.2004 tarihli ve E:2004/1-645, K:2004/662 sayılı kararda ise, “Belediyenin şuyulandırma işlemi sonucunda oluşan sicil kaydı idari yargı yerinde iptal edilip ortadan kaldırılmadığı sürece hukuk mahkemesinde tapu iptali davası açılamayacağı” vurgulanmıştır. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.07.1992 tarihli ve E:1992/8159, K:1992/8857 sayılı kararında, “Şuyulandırma işlemi belediye encümeni kararı ile oluştuğundan idari niteliktedir. Bu nedenle anılan işlemler hakkındaki usulsüzlük iddialarının çözüm yeri idari yargıdır. Tapuya tescilin sebebini teşkil eden işlem idari yargı yerince iptal edilip ortadan kaldırılmadıkça, tapu sicilinde düzeltme yapılmasına yasal olanak yoktur.” ifadesine yer verilmiştir.
Buna paralel olarak parselasyon işlemlerine karşı idari yargı yerinde dava açılır ve işlemin iptali sağlanırsa, buna göre oluşturulan imar tescilleri sebepten ve illetten yoksun hale gelir ve geçmişi de kapsayacak şekilde yolsuz tescile dönüşür. Böyle bir durumun ortaya çıkması ile de, adli yargıda, kadastral mülkiyet durumun ihyası (eski haline getirilmesi) ve kadastral mülkiyete dayanılarak el atmanın önlenmesi davalarının açılabilmesi imkanı doğar.
Yok Hükmünde Olan Parselasyonlar İçin Doğrudan İmar Uygulaması Sonucu Oluşan Parsellerin İptali ile Kadastral Parselin İhyası Davası Açılması
Yargıtay bazı alanlarda yapılan imar uygulamalarının yok hükmünde olduğunu kabul etmektedir. Örneğin, özel mülkiyet konusu olamayacak kıyılarda yapılan parselasyon işlemleri yok hükmündedir. Benzer şekilde aktif dere yataklarında yapılan imar uygulamaları da yok hükmündedir. Aktif dere yatakları, Türk Medeni Kanununun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/c maddeleri hükümleri gereği kamu malı niteliğinde, özel mülkiyete konu olamayacak ve tescile tabi olmayan yerlerdendir.
Bu nitelikteki taşınmazlarda her ne surette olursa olsun sicil oluşturulması ve oluşan sicil kayıtlarına da değer verme olanağı yoktur. Anılan taşınmazlarda imar uygulamaları yapılmış olması da taşınmazların değinilen nitelikleri bakımından yapılan idari işlemlere değer verilmesine neden teşkil etmez. Diğer bir anlatımla bu taşınmazlar hakkındaki yapılan imar uygulamaları yok hükmündedir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 12.05.2005, E:2005/1703, K:2005/6037: Aktif dere yatakları, Türk Medeni Kanununun 715 (Eski 641 maddesi) ve 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/c maddeleri hükümleri gereği kamu malı niteliğinde, özel mülkiyete konu olamayacak ve tescile tabi olmayan yerlerdendir. Bu nitelikteki taşınmazlarda her ne surette olursa olsun sicil oluşturulması olanaksızdır. Oluşan sicil kayıtlarına da değer verme olanağı yoktur. Anılan taşınmazlarda imar uygulamaları yapılmış olması da taşınmazların değinilen nitelikleri bakımından yapılan idari işlemlere değer verilmesine neden teşkil etmez. Diğer bir anlatımla bu taşınmazlar hakkındaki idari işlemler de yok hükmündedir.
Yok hükmünde olan işlemler, hukuk aleminde hiç doğmamış sayılırlar. Bu nedenle, yok hükmünde olan işlemlerin iptali için dava açılamaz. Bundan dolayı, yok hükmünde olan parselasyon işlemi sonucu tapuya tescil edilen taşınmazlar hakkında (idari yargıda iptal kararına gerek olmaksızın) doğrudan adli yargıda tapu iptali davası açılabilir (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 25.04.2005, E: 2005/4430, K: 2005/5039).
Kadastral Parselin İhyası Davasında Husumet: Eski Kaydın İhyası Davası Kime Karşı Açılır?
Adli yargıda açılacak eski halin ihyası davasında husumet, parselasyon işlemini yapan idareye yöneltilmelidir. Eğer kadastral parselin ihyası, kadastral konum olarak başka parsellerin tapularının kısmen ya da tamamen iptalini gerektiriyorsa bu kişiler de davaya dahil edilmelidir. Tapu iptal ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı da tartışmasızdır (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E:2014/6533, K:2014/12508).
Parselasyon işlemine herhangi bir katılımı olmadığı için, bu davalarda husumetin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taşra teşkilatına yöneltilmesi mümkün değildir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E:2004/488, K:2004/1294 18.2.2004: İmar şuyulandırma işlemine herhangi bir katılımı bulunmayan Tapu Sicil Müdürlüğüne davada husumet yönetilmesi de doğru değildir. Davacı ve davalılardan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün temyiz itirazları yerindedir.
Kadastral Parselin İhyası Davasında Kararın Sonuçları
Adli yargıda açılacak eski durumun ihyası davasında adli yargı mahkemesi, davayı haklı bulması durumunda, öncelikle arazi ve arsa düzenlemesi sonucu oluşan parsellerin tapularının iptaline ve sonrasında eski kadastral duruma göre tapu sicilinin ihyasına karar vermelidir.
Bir başka ifadeyle tapu sicilinin dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi sonucu sicilin yolsuz tescil durumuna düşeceği açık olup kadastral parselin mülkiyet ve geometrik yönden ihyasına karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 10.11.2014, E:2014/6533, K:2014/12508: Dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir. Tapu sicilinin dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi sonucu sicilin yolsuz tescil durumuna düşeceği açık olup kadastral parselin mülkiyet ve geometrik yönden ihyasına karar verilmesi gerekir.
Bu konuda ‘tescil edilen parsellerin iptal edilerek uygulama öncesi duruma dönülmesi’ yönünde açılan bir davada, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.04.1994 tarihli ve E:1994/2562, K:1994/5083 sayılı kararı ile onanan Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.1993 tarihli ve E:1993/347, K:1993/551 sayılı kararı ile; imar uygulaması nedeniyle yapılan tapu kayıtları ile bu parsellere ait imar haritaları ve krokilerin iptal edilmesine, bu parselleri normal kadastro tespitine ve haritalarına göre kadastro kayıtlarındaki payları oranında yeniden davacılar adına tesciline karar verilmiştir (İşleyici, Cemal (2010) “Son Gelişmeler Işığında 3194 sayılı İmar Yasasının 18. Madde Uygulamaları ve Sonuçları”, s: 5).
Eski halin ihyası davalarında kadastral mülkiyetin ihyasına karar verilmelidir. İmar uygulaması sonucu oluşan parsellerin bir kısmının, eski malike iadesine karar verilmesi mümkün değildir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 25.01.1999, E:1998/14662, K:1999/20:Kadastral mülkiyet durumunun ihyası (eski hale getirilmesi) şeklinde bir hüküm kurulması gerekirken, kesinleşen idari kararla iptal edilip ortadan kaldırılan işlemle oluşturulmuş imar çap kayıtları üzerinden hüküm kurulması doğru değildir. İdari yargı yerinde açılan dava ile imar parsellerini oluşturan işlemin iptal edildiği, böylece imar çap kayıtlarını oluşturan nedenin ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kadastral mülkiyet durumunun ihyası (eski hale getirilmesi) şeklinde bir hüküm kurulması gerekirken, kesinleşen idari kararla iptal edilip ortadan kaldırılan işlemle oluşturulmuş imar çap kayıtları üzerinden hüküm kurulması doğru değildir.
Belirtmek gerekir ki kararın infazında yaşanacak güçlükler, idare mahkemesi kararının adli yargı tarafından dikkate alınmasını ve eski halin ihyası kararı verilmesini engellemez. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E:2004/14677, K:2005/468 27.1.2005: Uygulama olanaksızlığının mahkeme kararının (idari yargı) uygulamasına engel teşkil etmeyeceği açıktır. Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sorunlar, kesinleşen yargı kararları uyarınca ilgili idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleri ile olanaklı hale geleceği düşünülmelidir. Hal böyle olunca, davacının kadastral parselinin ihyası suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.