1. Anasayfa
  2. Gayrimenkul Makaleleri

Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamasına İtiraz ve Dava


41. Madde Nedir? 41. Madde Düzeltmesi Nedir?

Bilindiği üzere kadastro işlemlerinde asıl olan paftanın orijinal ölçüm değerlerine uygun olarak düzenlenmesidir. Başka bir anlatımla, paftaya tersimatın doğru şekilde yapılmasıdır. Aksi takdirde, bunun (yanlış tersimatın) düzeltilmesi zarureti ve ilgililerine de düzeltmenin yapılmasını isteyebilme hakkı doğar. Nitekim daha önce yargısal kararlara konu olan düzeltme istekleri yönünden, sonradan yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasasının 41. maddesinde yeni bir düzenleme getirilmiştir (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1995/5559 K: 1995/5818).

3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca; kadastrosu kesinleşmiş taşınmaz mallarda vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamadan doğan fenni hatalar ilgilinin müracaatı üzerine veya Kadastro Müdürlüğü’nce resen düzeltilir. Ancak, çapta ve mülkiyet durumunda değişiklik yapılamaz.

Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde belirtildiği şekilde, ilgililerin başvurusu üzerine, her zaman düzeltilmesi mümkündür. Buna 41. madde düzeltmesi denilmektedir.

Kadastro Kanunu’nun 41. Maddesi Mevzuatı

a) Kadastro Kanunu 41. Madde (3402 Sayılı Kanun 41. Madde)

3402 sayılı Kadastro Kanunu‘nun “hataların düzeltilmesi” başlıklı 41. maddesinde; “kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğünce resen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.”

b) 3402 41. Madde Yönetmeliği (Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulama Yönetmeliği)

Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinin uygulamasını göstermek amacıyla kısaca 3402 s. Kanun 41. Madde Uygulama Yönetmeliği olarak bilinen Kadastro Sırasında veya Sonrasında Yapılan İşlemlerle Geometrik Durumları Kesinleşmiş Olan Taşınmazlarda Ölçü, Sınırlandırma, Tersimat ve Hesaplamalardan Doğan Hataların Düzeltilmesine İlişkin Yönetmelik yayımlanmıştır. 

Kadastro Kanunu Madde 41 Kapsamında Kalan Hatalar:

a) Kadastro Teknik Hataları Nelerdir

3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca; kadastrosu kesinleşmiş taşınmaz mallarda vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan;

  1. Ölçü,
  2. Tersimat
  3. Hesaplamadan,

Doğan fenni hatalar ilgilinin müracaatı üzerine veya Kadastro Müdürlüğü’nce resen düzeltilir.

b) Ölçü Hataları

Ölçü, zeminde sınırları belirlenen taşınmazları paftasında göstermek amacıyla zamanının ölçme tekniklerine uygun şekilde ölçülmesi işlemidir.

Kadastro ölçü hataları ise, kadastro çalışmaları sırasında zemindeki mülkiyet sınırlarını oluşturan ölçü değerlerinin doğru bir şekilde ölçülmesi fakat paftaya aktarımının yanlış bir şekilde yapılmasıdır. Yani burada alınan ölçü değeri doğrudur ancak bu değer paftaya yanlış şekilde aktarılmıştır.

c) Tersimat Nedir? Tersimat Hatası Nedir?

Tersimat; taşınmazların zemininde (yani arazide) yapılan çalışmalar sonucu bulunan ölçü değerlerinin, mevzuatta belirtilen boyut ve cinsteki altlık (pafta) üzerine çizimine denilmektedir. Ölçü değerlerinin paftaya yanlış şekilde çizimine ise tersimat hatası denilmektedir.

d) Kadastro Hesaplama Hataları

Kadastro uygulamaları açısından hesaplama; tescile konu harita üretimine ilişkin yer kontrol ile detay noktalarının ölçü değerlerinden yapılan hesapları ve parsellerin yüzölçümü hesaplarını ifade eder.

Hesaplama hatası ise; yer kontrol noktalarının ve detay noktalarının hesaplarında yapılan hatayı ve parsellerin yüzölçümlerini hesaplarken yapılan hatayı ifade eder.

e) Sınırlandırma Hataları

Sınırlandırma hatası; tapulama/kadastro çalışmaları sırasında/sonrasında taşınmazların tapulama/kadastro öncesi ve sonrasında zeminde değişmeyen kadim sınırlarının, varsa harita, tapu, vergi kaydına aykırı sınırlandırmasıdır.

Sınırlandırma hataları; ölçü, tersimat hesaplama hatalı dışında kalan hatalardır. Bu nedenle sınırlandırma hataları, Kadastro Kanunu 41. maddeye göre düzeltilemez.

Kadastro Kanunu’nun 41. Maddesi Kapsamında Kadastro Müdürlüğünce Resen Düzeltme Yapılması

3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca; ölçü, tersimat ve hesaplamadan doğan fenni hatalar Kadastro Müdürlüğü’nce resen düzeltilebilir. Bu düzeltmenin nasıl yapılacağı aşağıda açıklanmıştır.

a) Kroki Düzenlenmesi

Düzeltilmesi gereken bir hata bulunup bulunmadığı ve hatanın nedeni, kadastro müdürlüğünce kontrol mühendisi, kontrol memuru veya kadastro üyesi ile kadastro teknisyeninden oluşturulan en az üç kişilik bir ekip tarafından büroda ve gerektiğinde arazide yapılacak inceleme sonunda belirlenir. Oluşturulan ekipçe, inceleme sonuçlarının ayrıntılı olarak açıklandığı bir rapor ile mevcut durum ve düzeltme durumunu gösteren kroki düzenlenerek imzalanır.

b) 3402 Sayılı Kanunun 41. Maddesine Göre Düzeltmeye Tâbidir Beyanı

Kadastro müdürlüğünün bildirimi üzerine,  tapu sicil müdürlüğünce, hatadan etkilenecek taşınmazların tapu sicilindeki kayıtlarının beyanlar hanesine, kadastro müdürlüğünce de fen klasörünün düşünceler sütununa, “3402 sayılı Kanunun 41 inci maddesine göre düzeltmeye tâbidir” şeklinde belirtme konulur.

c) Kadastro Kanunu’nun 41. Madde Uygulamalarında Vasıf ve Mülkiyet Değişikliği

Kadastro Kanunu‘nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminde kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar, ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğünce resen düzeltilir hükmü yer almaktaydı. 41. maddede değişiklik yapılmadan önce vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hataların düzeltilebileceği kabul edilmişti. 

Yargıtay da mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan kaynaklanan fenni hataların 41. madde uyarınca düzeltilebileceğini, bu davalarda mülkiyet nakli yapılması önemli bir iptal nedeni olduğunu, tersimat hatasının mülkiyet nakline sebep olabileceği durumlarda, hak sahiplerinin 41.madde hükmünden yararlanma olanakları bulunmadığına karar vermekteydi (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/481 K: 2001/542). 

Bununla birlikte 3402 sayılı Kadastro Kanunu´nun 41. maddesinde  3.3.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı yasanın 9. maddesi ile ““Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce resen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.

Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların resen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiştir. Böylece, açıklanan teknik hataların düzeltilmesinde vasıf ve mülkiyet değişikliğini engelleyen ifadeler madde metninden çıkartılmıştır.

Ancak, buradaki mülkiyet değişikliğinden, orijinal ölçü değerleri ile zemin uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta olup, tapu iptali ve tescil yolu ile çözümlenecek nitelikte olan kadastro tespitine dayalı istemleri bu madde kapsamında değerlendirilmemiştir. Bir başka anlatımla, kadastro çalışmaları sırasında zemindeki mülkiyet sınırlarını oluşturan ölçü değerlerinin paftaya doğru aktarımı söz konusu ancak, bu ölçümün hatalı olduğu iddiası var ise bu durum düzeltme işlemine değil, tapu iptali ve tescil davasına konu olacaktır. Bu anlamda buradaki mülkiyet değişikliğinden, orijinal ölçü değerlerinin zemine uyumlu hale getirilmesi amaçlanmakta olup, tapu iptali ve tescil yolu ile çözümlenecek nitelikte olan kadastro tespitine dayalı istemler bu madde kapsamında değerlendirilmemiştir. Tapu iptali ve tescile konu olabilecek kadastro işlemi, mülkiyet sınırlar belirlenirken, dayanak belgelerin yanlış uygulanması veya yerel bilirkişilerin hatalı yer göstermelerinden kaynaklanabilecekken, sınırlandırma, ölçü değerinin doğru alınmasına rağmen paftaya yanlış aktarımı veya sabit noktaların hatalı tersimi nedeniyle doğru yapılan mülkiyet sınırları tespitinin paftada yanlış gösterilmesi 41. madde kapsamında değerlendirilmektedir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/6612 K: 2005/7255)

Değişiklik ile madde metninden mülkiyet sözcüğü çıkartılmış, böylece, orijinal ölçü değerleri ile zemindeki kullanım durumunun birbiri ile uyumlu olması halinde, hatalı oluşan çapta görünen mülkiyet sınırlarının değiştirilebilme olanağı doğmuştur. 

ç) Kadastro Kanununun 41. Maddesine Göre Düzeltme Vardır Belirtmesinin Konulması

Kadastro Kanunu 41. maddeye göre yapılacak düzeltmelerde tapu sicil kaydında belirtme yapılması gerekmektedir. Yönetmeliğin 5. maddesine göre, kadastro müdürlüğünün bildirimi üzerine,  tapu sicil müdürlüğünce, hatadan etkilenecek taşınmazların tapu sicilindeki kayıtlarının beyanlar hanesine, kadastro müdürlüğünce de fen klasörünün düşünceler sütununa, “3402 sayılı Kanunun 41 inci maddesine göre düzeltmeye tâbidir” şeklinde belirtme yapılır.

d) 41. Madde Düzeltmesinin Tebliği

Yapılacak düzeltmeye ilişkin düzenlenen rapor ve kroki kadastro müdürünce onaylanır ve kadastro müdürlüğünce bir yazıya eklenerek düzeltmeden etkilenen parsellerin kayıt malikleri ile düzeltmeden etkilenen hak sahiplerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Tebligatta,  tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması için ilgili sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde düzeltmenin kesinleşeceği belirtilir.

Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamasına İtiraz Davası

Öncelikle kadastro müdürlüğü tarafından yapılan 41. madde uygulamasına nasıl itiraz davası açılacağını açıklayalım.

a) Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamasına İtiraz Davası Hangi Mahkemede Açılır?

3402 sayılı Yasanın 41. maddesine göre kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ilgilinin başvurusu veya kadastro müdürlüğünce resen düzeltilir. 3402 sayılı yasanının 41. maddesi, kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf değişikliği mülkiyet nakline yol açmayacak nitelikte ki, ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hataların ilgililerin isteği üzerine veya resen Kadastro Müdürlüğünce resen düzeltilebileceği hükmünü getirmiştir.

Aynı maddeye göre, bu düzeltmenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde kaldırılması için Sulh Mahkemesine dava açılabilir. Yani 41. madde ile bu düzeltme işlemine karşı, ilgililerin tebliğden itibaren yasal 30 günlük süre içerisinde lehine düzeltme yapılan kişiler aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açma olanağı tanınmıştır. Bu gibi hallerde görevli mahkeme yasada belirtildiği gibi sulh hukuk mahkemesi olduğundan görevli mahkemenin tayininde değere bakılmaz (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1993/7027 K: 1993/7161).

b) Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamasına İtiraz Davası Açma Süresi

3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme, taşınmaz mal malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur, tebliğ tarihinden başlayan 30 gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda Sulh Mahkemesine başvurulmadığı takdirde yapılan düzeltme kesinleşir.

c) Kadastro Kanunu 41. Madde Zamanaşımı

Yargıtay’a göre, 30 gün süre boyunca düzeltme kararı askıda kalır ve tapuya tescil edilmez. Bu süre içinde dava açılmadığı takdirde düzeltme kararı idari yönden kesinleşir ve tapuya tescil edilir. Maddede sözü edilen “kesinleşme” kavramı, düzeltme kararının tapuya tesciline ilişkin koşulu ifade etmekte olup, kesinleşerek tapuya tescil edilen işleme karşı genel mahkemelerde dava açma hakkını ortadan kaldıran bir hak düşürücü süreye işaret etmemektedir. Nitekim aynı “kesinleşme” kavramı 3402 sayılı Yasanın 11. maddesinde de yer almakta olup, 30 günlük askı ilan süresi içinde dava açılmayan tutanakların kesinleşeceği ifade edilmektedir.

Bu şekilde kesinleşip tapuya tescil edilen taşınmazlara karşı genel mahkemelerde tapu iptal ve tescil davası açma imkanı bulunduğu gibi, aynı imkan 41. madde uyarınca kesinleşen kararlara karşı da mevcuttur. 3402 sayılı Kadastro Kanununda, kesinleşip tapuya tescil edilen düzeltme kararlarına ya da düzeltme talebinin reddi kararlarına karşı ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların düzeltilmesi istemiyle tapu iptali ve tescil davası açılmasını engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır (Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2013/11650 K: 2013/11591). 

Düzeltme kararı kesinleşip tapuya tescil edildikten sonra açılacak davalar ile düzeltme isteminin reddine ilişkin kararlarına karşı açılacak davalarda görevli mahkeme ise 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca ve dava konusunun, mal varlığı hakkına ilişkin bulunması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemeleridir (Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2013/11650 K: 2013/11591).

ç) Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamasına Davada Husumet

3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi hükmüne göre, davanın kadastro müdürlüğü aleyhine değil, bu düzeltme ile ilgili taşınmaz malikleri aleyhine açılması gerekmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/481 K: 2001/542).

Bununla birlikte Yargıtay bir kararında, lehine düzeltme yapılan kişinin yanı sıra kadastro müdürlüğünün de davaya dahil edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Karara göre, aleyhine düzeltme yapılan kişiler, yasal süresi içinde işlemi yapan kadastro müdürlüğü ile birlikte, yararına düzeltme yapılan kişi ya da kişileri de hasım göstererek dava açarlar. Kadastro müdürlüğü ile yararına düzeltme yapılan kişilerin birlikte hasım gösterilmesi, hukuki gerçeğin tam olarak ortaya çıkarılması, işlemi yapan kurumun bunun dayanaklarını açıklama ve savunma hakkına ulaşması amacını taşımaktadır (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/1293 K: 2003/1819). Diğer bir anlatımla, kurum ve yararına düzeltme yapılan kişiler arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.

3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine dayanılarak açılacak davalarda hasım Kadastro Müdürlüğüdür. Burada kadastro müdürlüğünde kasıt, taşınmazın bulunduğu bölgedeki kadastro müdürlüğüdür. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü davada hasım olarak gösterilemez (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/997 K: 2005/1831). Dava dilekçesinde yerel Kadastro Müdürlüğü yerine Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi, temsilde yanılgıyı gösterir. Yerel Kadastro Müdürlüğü Genel Müdürlüğün bir alt kuruluşu olmakla bu birimin yöntemine uygun biçimde davadan haberdar edilmesi husumetteki yanılgıyı gidermeye yeterlidir.

3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine dayanılarak açılacak davalarda husumet tapu sicil müdürlüğüne yöneltilemez (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2006/1377 K: 2006/2920)

Aleyhine değişiklik yapılan parselin herhangi bir sınırında tescil harici alan var ise Hazine’nin ve ilgili köy tüzel kişiliğinin de davaya dahil edilmesi gerekmektedir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/997 K: 2005/1831). 

d) Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamalarına Dava Açmak İçin Kadastro Müdürlüğüne Başvuru Zorunlu mu?

Yargıtay’a göre, 41. madde kapsamında yapılan düzeltmenin kaldırılması için öncelikle Kadastro Müdürlüğüne başvurulacağına dair bir kayıt yoktur (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2006/5759 K: 2006/6999). Bu nedenle, kadastro müdürlüğünce yapılan düzeltmenin kaldırılması için kadastro müdürlüğüne itiraz dilekçesi verilmesine gerek olmadan doğrudan dava açılabilir.

e) Kadastro Kanunu 41. Madde Dava Dilekçesi, Kadastro Kanunu 41. Madde Dilekçe Örneği

(…) SULH HUKUK MAHKEMESİNE

Davacı:

Vekili:

Davalı: (…) Kadastro Müdürlüğü

Talep: (…) Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesine göre yapılan düzeltmenin iptali talebidir.

Açıklama: Müvekkil mülkiyetinde bulunan (…) İli, (…) İlçesi, (…) Mahallesi/Köyü, (…) ada, (…) parsel nolu taşınmaz hakkında (…) Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesine göre yapılan düzeltmede parselin yeni yüzölçümü, (…) m2 olarak belirlenmiştir.

Söz konusu düzeltme (…) tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup aşağıda açıkladığımız gerekçelerle, bu düzetme hukuka aykırı olduğu için iptali gerekmektedir.

3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde (…) hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde belirtildiği şekilde, düzeltilmesi mümkündür.

Ancak; (bu bölüme hukuka aykırılık nedenleri yazılacaktır)

Deliler: 1) Tapu 2) Eski Pafta 3) Yeni Pafta 4) Kadastro Kanunu, HMK ve diğer mevzuat

Kadastro Kanununun 41. Maddesi Kapsamında Düzeltme Talebi

Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde belirtildiği şekilde, ilgililerin başvurusu üzerine mümkündür. Buna dair hususlar aşağıda açıklanmıştır.

a) Kadastro Kanunu’nun 41. Madde Düzeltme Talebinde Zamanaşımı

Hemen belirtmek gerekir ki, orijinal ölçüm değerlerine ve krokisine aykırı düşecek şekilde çap ve sicil oluşturulması işlemi kadastro öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için, buna yönelik düzeltme istekleri hak düşürücü süreye tabi tutulamaz ve değinilen Yasanın 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü süre uygulama yeri bulamaz (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1995/5559 K: 1995/5818).

Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde belirtildiği şekilde, ilgililerin başvurusu üzerine, her zaman düzeltilmesi mümkündür (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2002/3677 K: 2002/5526). Başka bir anlatımla; bu tür hataların, düzeltilmesi herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı tutulmamıştır. Esasen aynı maddenin son fıkrasında bu maddenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda 12. maddede belirtilen hak düşürücü sürenin aranmayacağı açıkça vurgulanmıştır.

b) Düzeltme Talebinde Bulunmadan Doğrudan Dava Açılabilir mi?

3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. madde uyarınca tersimat hatasının düzeltilmesi kadastro müdürlüğünün yetkisi dahilindedir. Yani taşınmazın kadastro tespiti sırasında veya sonradan yapılan işlemler nedeniyle ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ve bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası varsa bunun düzeltmesi Kadastro Kanununun 41. maddesine göre resen veya ilgilinin müracaatı üzerine kadastro müdürlüğünce yapılabilir. Yargıtay’a göre Kadastro Müdürlüğünün görevinde olan bir işin mahkemede görülmesini isteyemez (Yargıtay 14. HD E: 2007/571 K: 2007/1854). Yargıtay’a göre; geometrik durumları kesinleşen taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hataları giderecek mercii doğrudan mahkeme değil kadastro müdürlükleridir (Yargıtay 14. HD E: 2006/2976 K: 2006/3671). Hak sahipleri öncelikle kadastro müdürlüklerine başvuracak, yanılgının giderilmesi buradan isteyecektir. Hak sahiplerinin kadastro müdürlüğünden düzeltme talebinde bulunmadan doğrudan asliye hukuk mahkemelerinde düzeltme davası açmaları mümkün değildir.

Bu nedenle, Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi kapsamında kadastro müdürlüğüne düzeltme talebi yapılmadan doğrudan dava açıp düzeltme istenemez.

Böyle bir davanın açılmış olması durumunda, mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanununun 7. maddesi hükmü gözetilerek idari makamın görevine giren bir iş hakkında dava açıldığında davanın yargı yeri nedeniyle reddi gerekir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2009/213 K: 2009/2765).

c) Kadastro Düzeltme Dilekçesi Örneği, Kadastro Sınır Düzeltme Dilekçesi

(…) KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜNE

Müvekkil mülkiyetinde bulunan (…) İli, (…) İlçesi, (…) Mahallesi/Köyü, (…) ada, (…) parsel nolu taşınmaz (…) yılında yapılan kadastro/tapulama çalışmalar sonucunda müvekkil adına tescil edilmiştir.

Ancak parselin zemindeki yüzölçümü ile tapu sicilindeki yüzölçümü uyumlu değildir. Bu konuda (…) Lisanslı Harita Kadastro Bürosu tarafından düzenlenen Teknik Raporda, parselin zemindeki yüzölçümü ile tapu sicilindeki yüzölçümü arasındaki farkın ölçü/tersimat veya sınırlandırma hatasından kaynaklandığı ifade edilmiştir.

Bu nedenle parselin zemindeki yüzölçümü ile tapu sicilindeki yüzölçümü arasında ölçü/tersimat veya sınırlandırma hatasından kaynaklanan farkın 3402 sayılı Kanun’un 41. maddesine göre düzeltilerek gerçek yüzölçümü ile tapuya tescil edilmesi hususunda gereğini talep ederiz.

d) 3402 sayılı Kanun 41. Madde Kapsamında Yapılacak Düzeltme Talebinin Reddi

Kadastro Müdürlüğüne yapılacak başvurudan sonra düzeltme yapılmış ise bunların sonuçları taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur ve bu tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde alınan kişiler düzeltmenin kaldırılması için Sulh Hukuk Mahkemesine başvurabilir. Şayet düzeltme yapılırsa ilgililerine tebliği üzerine dava 30 günlük süre içerisinde sulh hukuk mahkemesine açılacaktır. Şayet, dava yoluna gidilmemiş ise Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan düzeltme kesinleşir. 

Düzeltme talebi kadastro müdürlüğü tarafından reddedilir ise bu işleme karşı asliye hukuk mahkemesinde dava açılabilir. Düzeltme isteminin reddine ilişkin kararlarına karşı açılacak davalarda görevli mahkeme ise 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca ve dava konusunun, mal varlığı hakkına ilişkin bulunması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemeleridir (Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2013/11650 K: 2013/11591).

Kadastro Kanunu 41. Madde Tazminat

Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan Medeni Kanun’un 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. 

Ancak anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğu için öncelikle bir zararın bulunması ve bu zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olması gereklidir. Ülkemizde tapu sicilinin tutulmasından devletin sorumluluğu konusunda bilgi almak isterseniz şu yazımıza bakınız: Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu

Bu kapsamda kadastroda yapılan ölçü, tersimat ve sınırlandırma hatalarının düzeltilmesi veya düzeltilmemesi nedeniyle meydana gelen zararın tazminini isteyen kişilerin tapu sicilini hatalı tutan Hazineye karşı edeni Kanun’un 1007. maddesine dayalı açma imkanları vardır.

Kadastro Kanunu 41. Madde Yargıtay Kararları

Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi ile ilgili Yargıtay kararları için şu linkte tıklayınız: Kadastro Kanunu 41. Maddeyle İlgili Yargıtay Kararları

Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamasına İtiraz ve Dava
Kadastro Kanunu 41. Madde Uygulamasına İtiraz ve Dava