5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 73. maddesinin 11. fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri, kentsel dönüşüm alanı ilan edilen bölgelerde yeni inşaat yapılmasını 5 yıl süreyle yasaklamaktaydı.
Cümleler şu şekildeydi: “Bu yerlerde devam eden inşaatlardan projeye uygunluğu belediye tarafından kabul edilenler dışındaki diğer inşaatlar beş yıl süreyle durdurulur. Bu sürenin sonunda durdurma kararının devam edip etmeyeceğine belediye tarafından karar verilir. Toplam durdurma süresi on yılı geçemez.”
Bu cümleler, belediyelere, halen devam eden inşaatlardan belediye tarafından kabul edilmeyenleri, toplam 10 yıl boyunca durdurma yetkisi vermektedir.
Ancak bu hükümler Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 23.07.2012 tarihli ve E: 2010/82, K: 2012/159 sayılı karar ile, Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesine göre bu kuralların kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde devam eden inşaatlardan projeye uygun olmadığı tespit edilenlerin, projeye aykırı olarak varlıklarını devam ettirmelerine engel olmak amacıyla kabul edildiği anlaşılmakla birlikte, inşaatların durdurulduktan sonra, toplamda on yıla varabilecek uzunca bir süre içinde ve bu sürenin sonunda ne gibi bir işlem yapılacağına dair bir düzenleme içermedikleri görülmektedir.
Devam eden bir inşaatın beş ya da on yıl gibi uzun bir süre durdurulması, hak sahiplerinin bu süre içinde hakları üzerinde tasarruf etmelerine engel olacağı gibi bu sürelerin sonunda inşaatlara durdurulmalarından önceki haliyle devam edilebilmesi de oldukça güçtür.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerinin planlandığı şekilde hayata geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında, mülkiyet hakkının sınırlandırılmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de dava konusu kurallarda yer alan beş ve on yıllık süreler, kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkının ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına, hakkın özüne dokunarak kullanılamaz hale gelmesine yol açabilecek niteliktedir.
Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 23.9.1982 günlü, ‘Sporrong ve Lönnroth/İsveç’ kararında, kamulaştırma izni ile inşaat yasağının uzun bir süre için öngörülmüş olmasının, mülk sahiplerinin mülklerinin ellerinden alınmamakla birlikte, uygulamada mülkiyet hakkını kullanma imkânlarını önemli ölçüde azalttığını, kamulaştırma izinleri nedeniyle başvurucuların mülkiyet haklarını zayıf ve sarsılabilir hale getirdiğini, taşınmaz sahiplerine süreyi kısaltma ya da tazminat hakkı verilmediğini belirterek, bu uygulamanın toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi bozduğu sonucuna varmıştır.
Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra kentsel dönüşüm alanındaki inşaatların, kentsel dönüşüm nedeniyle durdurulması konusunda 14/4/2016 tarihli ve 6704 sayılı Kanunla yeniden yapılan düzenleme ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığı veya uygulamayı yürütmesi hâlinde TOKİ veya İdare, riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarında her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini iki yıl süre ile geçici olarak durdurabilir. Uygulamanın gerektirmesi hâlinde imar ve yapılaşma işlemlerinin geçici olarak durdurulması bir yıl daha uzatılabilir.