Hısımlık, miras hukukunda, usul hukukunda, aile hukukunda önem taşıyan, kişiler arasında bir sıra hukuki ilişkiye temel teşkil eden bir müessesedir. Hısımlık ilişkisine birçok hüküm ve netice bağlanmıştır. Hısımlık, sadece gerçek kişiler bakımından söz konusu olan ve insanların arasındaki yakınlık bağını ortaya koyan bir kurumdur.
Hısımlık, doğal ya da belirli ilişkiler sonucu, kişi ile belirli kimseler arasında kurulan ve hukuki sonuçlar doğuran bir bağdır. Diğer bir anlatımla, hısımlık, sadece gerçek kişiler bakımından söz konusu olan ve insanların arasındaki yakınlık bağını ortaya koyan bir kurumdur. Medeni Kanuna göre hısımlık, hısımların bağlı oldukları doğum sayıları ile belirlenir.
Hısımlık miras hukukunda büyük öneme sahiptir. Miras ölen kişinin geride kalan malvarlığıdır. Bir kimsenin ölümü ile terekesi onun mirasçılarına geçer. Mirasın intikalinde, miras bırakanın bütün haklarının ve borçlarının mirasçıya geçmesi söz konusudur. Terekedeki haklar ve borçlar bir bütün (kül) olarak intikal eder.
Böyle bir intikale külli halefiyet; böyle bir intikalle mirasçı olana da külli halef denir. Diğer bir anlatımla, külli halefiyet; bir kimseye ait malvarlığının parçalanmaksızın, tümüyle, alacak ve borçlarıyla birlikte ve tek bir hukuki işlemle başka bir kimseye geçmesidir. Böylece bu malvarlığına ait alacaklar, borçlar, taşınır ve taşınmaz tüm mallar tek hukuki işlemle devralana geçmiş olur.
Miras bırakanın külli halefleri kanuni (yasal) mirasçılar veya atanmış mirasçılardır. Yasal mirasçılar, kanun koyucunun tayin ettiği, belirlediği mirasçılardır. Bunlar mirasçılık sıfatını miras bırakanın arzusundan değil, doğrudan kanun koyucunun iradesinden almaktadır. Yasal mirasçıların bir kısmını kanun koyucu, saklı paylı mirasçı olarak kabul etmiştir (Öztan, s.549).
Hısımlığın Türleri
Hısımlık üç başlık altında incelenebilir.
- Kan Hısımlığı
- Kayın Hısımlığı
- Evlat Edinmeden Doğan Hısımlık
Kan Hısımlığı
Bunlardan ilki kan hısımlığıdır. Kan hısımlığı, kan bağına dayanan hısımlıktır. Yani kan hısımlığı, bir kimse ile onun kendilerine kan bağıyla bağlı bulunduğu kişiler arasındaki hısımlıktır, uygulamada soy hısımlığı olarak da adlandırılmaktadır.
Üst Soy-Alt Soy (Usul-Füru) Hısımlığı
Kan hısımlığı da kendi içinde, “üst soy-alt soy (usul-füru) hısımlığı” ve “yansoy hısımlığı” olmak üzere ikiye ayrılır.
Biri diğerinden gelen kişiler arasındaki hısımlık, üstsoy-altsoy hısımlığıdır. Bu kapsamda altsoy; kişinin çocuğu, torunu, torunun çocuğu olmak üzere aşağıya doğru aynı hat üzerinde devam eden birinci dereceden hısımlık bağını ifade etmektedir.
Üst soy-alt soy (usul-füru) hısımlığı, biri diğerinden gelen, yani birbirlerinden üreyen kişiler arasındaki hısımlıktır. Üst soy-alt soy hısımlığı, hem baba hem de ana tarafından sınırsız olan bir hısımlıktır. Alt soy-üst soy hısımlığında birbirinin soyundan gelme durumu söz konusudur. Öğretide bu hısımlığına “Düz Hat Hısımlığı” da denilmektedir.
Bir kimsenin düz hat üzerinden aşağı inen hısımlığı alt soy; bir kimsenin düz hat üzerinde yukarıya çıkan hısımlığı üst soy hısımlığıdır (Öztan, s.305). Örneğin, bir kimsenin babası, dedesi, büyük dedesi, annesi, anneannesi üst soyu; oğlu, oğlunun oğlu veya kızı ise alt soyudur.
Yansoy Hısımlığı
Yansoy kan hısımlığı ise ortak soydan gelenler arasındaki hısımlığı ifade eder. Ortak köklerin her ikisi de müşterek ise, tam kan yansoy hısımlığı; ortak köklerden sadece biri müşterek ise, yarım kan yansoy hısımlığı bulunur.
O hâlde, iki kimsenin birbirlerinin yansoy hısımı olabilmeleri için, her ikisinin de ortak bir soydan (kökten) gelmeleri gerekir. Bu itibarladır ki, kardeşler arasında; bir kimse ile amcası, halası, dayısı ve teyzesi arasında; aynı şekilde, o kimse ile amca, hala, dayı ve teyzesinin çocukları yani kuzenleri arasında yansoy hısımlığı vardır.
Kayın Hısımlığı
Hısımlığa ilişkin ikinci başlık kayın hısımlığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kayın hısımlığı evlenme neticesinde doğan bir hısımlık türüdür.
Türk Medeni Kanununun ‘Kayın Hısımlığı’ başlığını taşıyan 18. maddesinde ‘Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur. Kayın hısımlığı, kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmaz’ hükmü yer almaktadır.
Kayın hısımlığı, bir kişinin eşinin akrabalarından kaynaklanan hısımlıktır. Diğer bir anlatımla, eşlerden birisinin diğer eşin kan bağı ile bağlı olduğu hısımlarıyla olan ilişkisidir.
Sıhri hısımlık, eş ile diğerinin hısımı arasında, evlenme sonucu karşılıklı olarak doğan bir bağdır. Bu bağ aynı zamanda bir evlenme engeli niteliği taşır. Medeni Kanunun ‘evlenme engelleri’ başlığıyla düzenlenen 129. maddesinin 2. bendinde ‘Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu ve altsoyu arasında’ evlenme yasaktır hükmü getirilmiştir.
Medeni Kanunun 18. maddesinde karı kocadan her birinin kan hısımları diğerinin aynı derecede sıhri hısımları olur, şeklindeki kuralına göre sıhri hısımlık; evlenmede karının kan hısımları ile koca ve kocanın kan hısımları ile karı arasında husule gelen hısımlık olarak tarif edilmektedir.
Kayın hısımlığı bazı hallerde de şahsi cezasızlık sebebi veya daha az ceza verilmesini gerektiren bir hal olarak Türk Ceza Kanununda düzenlenmiştir. Bu bağlamda;
1) Türk Ceza Kanununun 167. maddesinde, hırsızlık, mala zarar verme, hakkı olmayan yere tecavüz, güveni kötüye kullanma, bedelsiz senedi kullanma, dolandırıcılık hileli iflas karşılıksız yararlanma suçlarında, bu suçların kayın hısımlarından birinin zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmayacağı, ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde ise ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek cezanın yarısı oranında indirileceği,
2) Aynı Kanunun 245/4 maddesinde, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun kayın üstsoy veya altsoy hısımlarından birinin zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmayacağı,
Düzenleme altına alınmıştır.
Evlat Edinmeden Doğan Hısımlık
Son hısımlık başlığı ise evlat edinmeden doğan hısımlıktır. Burada evlat edinen ile evlat edinilen arasında hakim kararı ile doğan bir hısımlık söz konusu olup, evlat edinilen hem evlat edinenle hem de evlat edinenin kan bağı ile bağlı olduğu kişiler ile hısımlık ilişkisi içerisine gider. Mahkeme kararı ile kurulan hısımlık ilişkisine yapay hısımlık adı verilir. Evlatlık ilişkisinde evlatlığın ve alt soyun arasında kurulan hısımlık örnek gösterilebilir.
Aslında Türk Medeni Kanunu’nda evlat edinme yoluyla kanundan doğan ve kan bağına dayalı soy bağı ilişkisine benzeyen soy bağı ilişkisi kurulduğu kabul edildiğinden altsoy aynı zamanda evlat edinilmiş küçük, kısıtlı veya ergini de ifade eder. Evlât edinme ilişkisinin sonucu olarak, evlâtlığın asıl ana ve babası ile olan bağları ortadan kalkar” hükmüne yer verilmiş olup, evlat edinme ile kurulan hısımlık ilişkisi sadece iç hukukumuzda değil, milletlerarası hukukta da aynı sonucu doğurmaktadır. Bu durumda evlat edinmek isteyen kişi daha önce başka birini evlat edinmiş ise, altsoyuna dâhil olan evlatlığının da rızası aranacaktır. Yine, Türk Medeni Kanunu ile ana-baba ile çocuklar arasında Türk Medeni Kanunu’ndaki “sahih-gayri sahih nesep” ayrımını kaldırıldığından sadece evlilik içinde doğmuş olan (sahih nesepli) çocuk değil, evlilik dışı (gayri sahih nesepli) çocuk da altsoy kavramına dâhildir.