1. Anasayfa
  2. Gayrimenkul Makaleleri

Milli Emlak Kimlerden Ecrimisil Alır? Kamu İdarelerinden Ecrimisil Alınabilir mi?


Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğe göre fuzuli şagil, kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, Hazine taşınmazının zilyetliğini, yetkili İdarenin izni dışında eline geçiren, elinde tutan veya her ne şekilde olursa olsun bu malı kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişilerdir. 

Gerçek Kişiler ve Özel Hukuk Tüzel Kişileri

Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelikte yer alan fuzuli şagil tanımı (kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, Hazine taşınmazının zilyetliğini, yetkili İdarenin izni dışında eline geçiren, elinde tutan veya her ne şekilde olursa olsun bu malı kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişiler) dikkate alındığında bu kişilerden ecrimisil alınabileceği açıktır.

Milli Emlak Tahsisli Taşınmazları Kullanan Gerçek Kişilerden Ecrimisil Alabilir mi?

Hazine taşınmazları ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler, Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından diğer kamu idarelerine tahsis edilebilmektedir. Bu şekilde tahsis edilen taşınmazlarda bazen taşınmazın üçüncü kişilerce izinsiz kullanımı veya tahsisli taşınmazın tahsisli idare ya da bir başka kamu idaresi tarafından kiraya verilen kişilerce kullanımı söz konusu olabilmektedir. Çalışmamızın bu kısmında bu durumda olan taşınmazlardan ecrimisil alınıp alınmayacağını inceleyeceğiz.

a) Tahsisli Taşınmazın Üçüncü Kişilerce İzinsiz Kullanımı

Hazine Taşınmazlarının İdaresi hakkında Yönetmeliğin 70. maddesinin 4. fıkrası gereğince tahsisli veya kamu hizmeti görülmesi için kiralanmış yerlerin yetkili İdarenin bilgisi dışında kullanılması veya kullandırılması, ecrimisil alınmasını gerektirir.

b) Tahsisli Taşınmazın Tahsisli İdare Tarafından Kiraya Verilen Kişilerce Kullanımı

Aslında Danıştay bir kararında tahsisli taşınmazın tahsisli idare tarafından üçüncü kişilere kiraya verilmesi halinde ecrimisil alınabileceğine karar vermiştir. Karara göre “Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz malların, genel, katma ve özel bütçeli idarelere tahsis edilmesi durumunda, bu tahsisin devamı süresince, idarenin bu taşınmaz mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin bulunmadığı, ancak bu taşınmazların tahsis amacı dışında kullanılması halinde yapılan tahsis kaldırılabileceği gibi, kamu hizmetinde kullanılması amacıyla tahsis edilen taşınmazın gerçek veya tüzel kişilerce işgali halinde 2886 sayılı Yasanın 75. maddesi uyarınca da ilgililerden ecrimisil alınabileceği sonucuna varılmaktadır.”

Bununla birlikte, 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine göre Hazine taşınmazının adına tahsis yapılan idare tarafından üçüncü kişilere kiraya verildiğinin tespiti halinde, tespit tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde kiracı ve tahsisli idareye; taşınmazın kiralanmasında Yetkili İdarenin milli emlak olduğu belirtilerek, Yetkili İdareden kiralama talebinde bulunulmaması veya talepte bulunulmakla beraber kiralanmasının uygun görülmemesi halinde; taşınmazın tahliye edileceği ve bildirim tarihi itibariyle geriye dönük tahsisli idarenin sözleşmede belirlediği kira bedellerinin onbeş gün içinde Hazineye ödenmesi gerektiği, aksi takdirde gerekli yasal yollara başvurulacağı yazıyla bildirilir. On beş günlük süre içerisinde ödenmeyen kira bedellerinin (genel bütçeye gelir kaydedilenler hariç) kiracı ve tahsisli idareden müşterek ve müteselsilen tahsili için yasal yollara başvurulur. Ödeme süresinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi veya Yetkili İdare nezdinde kiralanması için talepte bulunulmaması veya talepte bulunulmakla beraber bu talebin uygun görülmemesi halinde taşınmaz tahliye edilir. Ayrıca, taşınmaz tahsisli idare tarafından kira bedeli alınmaksızın kullandırılıyor ise, geriye yönelik olarak da ecrimisil tespit ve takdiri yapılır.

c) Tahsisli Taşınmazın, Bir Başka Kamu İdaresi Tarafından Kiraya Verilen Kişilerce Kullanımı

Danıştay 10. Dairesi, E: 2016/4913, K: 2017/2031 sayılı kararında, Milli Savunma Bakanlığına tahsisli olan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kiraya verilen taşınmazdaki kullanımdan dolayı ecrimisil alınabileceğine karar vermiştir.

Karara göre; “Bu kapsamda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yer altı otoparkı inşaatına adına tahsis yapılan Milli Savunma Bakanlığı’nın ve taşınmazın maliki olan Hazinenin izni alınmaksızın başlanması ve tapu kaydında Hazine tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yapılmış bir terk işlemi de bulunmamasından dolayı (otoparkın işletilmesi konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesince 18/02/2005 tarihli ve 349 sayılı meclis kararı ile davacıya izin verilmiş olmakla birlikte) davacının hukuken korunabilir bir hakka dayanmaksızın otoparkı işletmesi sebebiyle fuzuli işgalci olduğu açıktır.

d) Tahsisli Taşınmazda Bulunan ve Sadece Tahsisli Taşınmaza Hizmet Veren Trafo İçin Ecrimisil İstenebilir Mi?

Taşınmazın tahsisli olması önemli değil, tahsisli taşınmazlardan da ecrimisil alıyoruz. Trafonun sadece tahsisli taşınmaza hizmet veriyor olması da ecrimisile engel teşkil etmez. Neticede, bizim taşınmazı kullanıyor ama tahsisli idareye elektrik fiyatı yönünden herhangi bir kolaylık göstermiyor. Elektriği herkes kaçtan kullanıyorsa idare de aynı fiyattan kullanıyor. Bu nedenle ecrimisil alınabileceğini düşünüyorum.

e) Tahsisli Olmayan Taşınmazların Kamu İdareleri Tarafından Kiraya Verilmesi Durumunda Ecrimisil İşlemi mi Yapılmalı, Sebepsiz Zenginleşme Davası mı Açılmalı?

Bazen bir kamu idaresine ait taşınmazların başka kamu idaresi tarafından kiraya verilmesi durumları söz konusu olabilmektedir. Özellikle Hazine mülkiyetinde olan veya DHTA olan yerler belediyeler tarafından kiraya verilebilmektedir. Bu durumda Hazine, belediyenin kiracısı olan kişiden ecrimisil talep ettiğinde ilgili kişi burayı belediyeden kiraladığını ifade etmektedir.

Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik fuzuli şagili (İşgalci) “Kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, Hazine taşınmazının zilyetliğini, yetkili İdarenin izni dışında eline geçiren, elinde tutan veya her ne şekilde olursa olsun bu malı kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişiler” olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla, Hazine taşınmazını belediyeden kiralayan kişinin de fuzuli şagil olduğu düşünülebilir.

Fakat Hazine taşınmazlarında ecrimisil işlemlerini düzenleyen 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine göre “(7) Hazine taşınmazının adına tahsis yapılan idare tarafından üçüncü kişilere kiraya verildiğinin tespiti halinde, tespit tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde kiracı ve tahsisli idareye; taşınmazın kiralanmasında Yetkili İdarenin …… Defterdarlığı/ Malmüdürlüğü olduğu belirtilerek, Yetkili İdareden kiralama talebinde bulunulmaması veya talepte bulunulmakla beraber kiralanmasının uygun görülmemesi halinde; taşınmazın tahliye edileceği ve bildirim tarihi itibariyle geriye dönük tahsisli idarenin sözleşmede belirlediği kira bedellerinin onbeş gün içinde Hazineye ödenmesi gerektiği, aksi takdirde gerekli yasal yollara başvurulacağı yazıyla bildirilir. ”

Bu hükme göre milli emlak tarafından kamu idarelerine tahsis edilen taşınmazın kamu idareleri tarafından kiraya verilmesi durumunda kiracıdan ecrimisil alınmaması, kiralayan idare aleyhine sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açılması gerekir.

Buradaki hüküm sadece tahsisli taşınmazları kapsamaktadır. Ancak uygulamada Danıştay tahsisli olsun veya olmasın, bir taşınmazı kamu idaresinden kiralayan kişinin “şagil” olarak nitelendirilemeyeceğine karar vermektedir. Benim de kanaatim bu yöndedir. Bu nedenle tahsisli olsun veya olmasın, bir taşınmazı kamu idaresinden kiralayan kişiye (sorunuzda kıyıda kalan bir taşınmaz belediye tarafından kiralanan şirkete) ecrisimisil uygulanamayacağını düşünüyorum. Belediye aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açılmalıdır.

Genel Bütçeli İdarelerden Ecrimisil Alınır mı?

Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinin 2. fıkrasına göre “Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler için genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden ecrimisil alınmaz.” Buna göre Hazine taşınmazlarının genel bütçe dışındaki kuruluşlarca tahsissiz olarak kullanılması haline 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesi kapsamında ecrimisil alınır. Bu ecrimisilin rızaen ödenmemesi durumunda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edilir. O halde sadece genel bütçeden ecrimisil alınmayacaktır. Yani Hazine taşınmazının tahsissiz kullanılması durumunda, kullanan idarenin genel bütçeli olup olmadığına bakılır. Genel bütçeli kamu idaresi ise ecrimisil alınmayacaktır.

5018 sayılı Kanun, genel bütçeye dahil idarelerin (bunların büyük bir kısmı bakanlıklardır) ayrı ayrı tüzel kişiliği olması yerine, tek bir tüzel kişiliği olmasını uygun görmüştür. Bu tüzel kişiliğe, “dar anlamda devlet” veya “Hazine tüzel kişiliği” denir. İşte ecrimisil alınmayacak kamu idareleri bunlardır. 

Öncelikle 5018 sayılı Kanun ekindeki cetvele göre Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri” kapsamında değerlendirilen kamu idarelerinden ecrimisil alınmayacaktır. Bunların yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde, 5018 sayılı Kanun eki cetvelde genel bütçe kapsamında sayılmayan bazı bakanlıklar da “Bakanlıklar” başlıklı bölümde yer almıştır. Kanaatimce bunlarında diğer bakanlıklar gibi genel bütçe kapsamında sayılması gerekir. Bu bakanlıklar şunlardır: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı.

Diğer Kamu İdareleri, Kamu Kurum ve Kuruluşları

Genel bütçeli idareler dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarının Hazine taşınmazını izinsiz kullanması halinde ecrimisil alınabileceği düşünülebilirse de 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği bu konuda önemli bir hüküm ihtiva etmektedir.

Ecrimisil işlemlerini düzenleyen 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine göre kamu kurum ve kuruluşları tarafından; kuruluş kanunlarıyla verilen ve yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetleri doğrultusunda Hazine taşınmazları üzerinde izinsiz olarak yapılan sosyal, kültürel, sportif ve benzeri amaçlı tesislerin ticari amaca konu edilmemesi ve tahsis veya devir talebinde bulunulması ve bu talebin Yetkili İdarece uygun görülmesi halinde ecrimisil takibatı yapılmaz. Tahsis veya devir işlemlerinin gerçekleşmesi durumunda, tahakkuk etmiş ecrimisiller tahsil edilmez, tahsil edilmiş olanlar ise iade edilmez.

O halde burada açıklanması gereken ilk husus “kamu kurum ve kuruluşları” ifadesidir. Türk idare hukukunda kamu hukuku tüzel kişileri yapıları bakımından “kişi topluluğu şeklindeki kamu tüzel kişileri” ve “mal topluluğu şeklindeki kamu tüzel kişileri” şeklinde ikiye ayrılırlar.

İdare hukukunda; kişi topluluğu şeklindeki kamu tüzel kişilerine “kamu idareleri”, mal topluluğu şeklindeki kamu hukuku tüzel kişilerine “kamu kurumları” denir. Kamu kurumları, bir kamu idaresi tarafından kurulan ve onun vesayeti altında çalışan belli bir özerkliğe sahip ve belli uzmanlık alanlarında faaliyet gösteren kamu tüzel kişileridir. Kamu kuruluşları ise kamu kurumlarının bir alt dalıdır.

İdare hukukumuzda, “bakanlık bağlı kuruluşları”, “bakanlık ilgili kuruluşları”, “kamu iktisadî kuruluşları” ve “meslek kuruluşları” olmak üzere dört değişik “kamu kuruluşu” vardır. 

336 sayılı Tebliğ’de yer alan “kamu kurum ve kuruluşları” ibaresini, yukarıdaki bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Yani genel bütçe dışındaki bu kamu kurum ve kuruluşlarının;

a) Kuruluş kanunlarıyla verilen ve yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetleri doğrultusunda Hazine taşınmazlarını tahsissiz olarak kullanmaları,

b) Sosyal, kültürel, sportif ve benzeri amaçlı tesislerin ticari amaca konu edilmemesi,

c) Tahsis veya devir talebinde bulunulması ve bu talebin yetkili idarece uygun görülmesi,

halinde ecrimisil takibatı yapılmayacaktır.

Aslında 336 sayılı Tebliğdeki “kamu kurum ve kuruluşları” ibaresinin, idare hukuku anlamında “kamu kurum ve kuruluşlarını” ifade etmek için değil de, tüm kamu tüzel kişilerini kastetmek için kullanıldığını düşünüyorum. 336 sayılı Tebliğin sadece genel bütçeli kamu idarelerini ecrimisil dışında tuttuğunu yukarıda izah etmiştik. Genel bütçe dışındaki kamu idareleri konusunda Tebliğde hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte genel bütçe dışındaki kamu idarelerini de “kamu kurum ve kuruluşu” kapsamında değerlendirir ve bunların da kamu tüzel kişiliğini haiz olduğunu dikkate alır isek bunlardan da ecrimisil alınmaması gerekecektir. İdare hukukumuzdaki kamu kurum ve kuruluşları tanımını ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın şartlarını dikkate alarak bazı kurumların ecrimisil muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağını şu şekilde değerlendirebiliriz.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarından Ecrimisil Alınır mı?

Yukarıdaki şekilden de görüleceği üzere, kamu kurumları; üniversiteler, TRT, Tübitak, Orman Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Kamu İktisadi Teşebbüsleridir.

Dolayısıyla bunların; a) Kuruluş kanunlarıyla verilen ve yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetleri doğrultusunda Hazine taşınmazlarını tahsissiz olarak kullanmaları, b) Sosyal, kültürel, sportif ve benzeri amaçlı tesislerin ticari amaca konu edilmemesi, c) Tahsis veya devir talebinde bulunulması ve bu talebin yetkili idarece uygun görülmesi, halinde ecrimisil takibatı yapılmayacaktır.

KİT’lerden Ecrimisil Alınır mı?

Anayasa Mahkemesi 22.12.1994 tarihli ve E.1994/70, K.1994/65-2 sayılı kararında, KİT’lerin kamu tüzel kişiliğine sahip olduğuna karar vermiştir: “Kamu iktisadî teşebbüsleri, 233 sayılı KHK’nin 4. maddesinde de öngörüldüğü gibi, ticarî esaslara, yani özel hukuk hükümlerine göre faaliyette bulunan ve kamu yararı amacıyla çalışan kamu tüzelkişileridir. Kamu iktisadî teşebbüsleri, özel teşebbüsler gibi kârlılık ve verimlilik anlayışı içinde çalışmak durumunda olduklarından, dış ilişkilerinde ticarî ilke ve yöntemlere göre başka bir anlatımla özel hukuk kurallarına göre davranmak zorundadırlar. Kamu iktisadî teşebbüsünün özel hukuk kurallarına bağlı olarak faaliyette bulunması onun kamusal niteliğini değiştirmez. Çünkü kamu idareleri ve idarî kamu kurumları da gerektiğinde özel hukuk kuralları uyarınca işlem yapabilmektedir. Kamu iktisadî teşebbüsleri içyapı ve ilişkileri yönünden kendi yasaları ile idare hukuku kurallarına bağlıdırlar…”

Kamu iktisadi teşebbüsleri, mal topluluğu şeklindeki tüzel kişilerdir. Bunlar idare hukuku anlamında kamu kurumu sayılmaktadırlar[1]. Dolayısıyla bunlar da 336 sayılı Tebliğ de yer alan hüküm kapsamına girer. Ancak kamu iktisadi teşebbüslerinin yaptığı çoğu faaliyetin ticari nitelikli olduğu dikkate alındığında, bunların ticari amaçlarla kullandıkları taşınmazlardan ecrimisil alınabileceği, genel müdürlük binası gibi ticari amaca konu olmayan parsellerden ise 336 sayılı Tebliğdeki şartların karşılanması kaydıyla ecrimisil alınamayacağı sonucuna varılır.

Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarından Ecrimisil Alınır mı?

Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıkları, 6360 sayılı Kanunla, 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a (bu Kanun’un ismi 703 sayılı KHK ile “İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu ile İl Yatırım ve Hizmetlerine İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiştir) eklenen 28/A maddesi ile kurulmuştu. Maddenin 1. fıkrası şu şekilde idi:

“Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım ve hizmetlerinin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve koordinasyonu, acil çağrı, afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu ve yürütülmesi, ilin tanıtımı, gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ve koordine edilmesi, temsil, tören, ödüllendirme ve protokol hizmetlerinin yürütülmesi, ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına rehberlik edilmesi ve bunların denetlenmesini gerçekleştirmek üzere valiye bağlı olarak kamu tüzel kişiliğini haiz ve özel bütçeli Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kurulmuştur”

Ancak söz konusu madde 703 sayılı KHK ile değiştirilmiştir ve maddenin yeni şeklinde YİKOB’ların kamu tüzel kişiliğinizi haiz olduğuna dair herhangi bir ifade yer almamaktadır. Ancak yeni metinde bu yönde bir ifade konulmamasını, bilinçli bir tercih olmadığını, kanun koyucunun YİKOB’ların kamu tüzel kişiliğe sahip olmasına son vermek istediği şeklinde yorumlamamak gerekir. Kanaatimce ve yaptıkları işler dikkate alındığında YİKOB’ların kamu tüzel kişiliğini haiz olduğunu kabul etmek daha uygun bir yaklaşım olacaktır.

Kalkınma Ajanslarından Ecrimisil Alınır mı?

Ecrimisil işlemlerini düzenleyen 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine göre kamu kurum ve kuruluşları tarafından; kuruluş kanunlarıyla verilen ve yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetleri doğrultusunda Hazine taşınmazları üzerinde izinsiz olarak yapılan sosyal, kültürel, sportif ve benzeri amaçlı tesislerin ticari amaca konu edilmemesi ve tahsis veya devir talebinde bulunulması ve bu talebin Yetkili İdarece uygun görülmesi halinde ecrimisil takibatı yapılmaz. Tahsis veya devir işlemlerinin gerçekleşmesi durumunda, tahakkuk etmiş ecrimisiller tahsil edilmez, tahsil edilmiş olanlar ise iade edilmez.

O halde burada açıklanması husus kalkınma ajanslarının “kamu kurum ve kuruluşları” kapsamında olup olmadığı, bir başka ifade ile federasyonların kamu tüzel kişisi olup olmadığıdır.

a) Kalkınma Ajansları Nasıl Kurulur?

Kalkınma Ajansları 2006 tarih ve 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Hizmetlerine İlişkin Kanuna dayanılarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulmaktaydı. Sonrasında ise Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 186. maddesine göre ajanslar, bölgeler esas alınarak Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Bu maddeye göre “Ajanslar, tüzel kişiliği haiz ve bu Bölümde düzenlenmemiş bütün işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tâbidir.”

b) Kalkınma Ajansları Kamu Tüzel Kişisi midir?

Kararnamede ajanslara bazı kamu gücü ayrıcalıkları tanınmıştır. Örneğin Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 189. maddesine göre “Ajans, görevleri kapsamında gerekli gördüğü bilgileri kurum ve kuruluşlardan istemeye yetkilidir. Kendilerinden bilgi istenilenler bu bilgileri zamanında vermekle yükümlüdür.” Kararnamenin 201. maddesine göre ajanslara genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmektedir. Kanuna dayanılarak kurulma ve bazı kamu gücü ayrıcalıklarından yararlanmasına bakıldığında, kalkınma ajanslarının kamu tüzel kişiliğine sahip olduğu söylenebilir.

c) Kalkınma Ajansları Konusunda Anayasa Mahkemesi Görüşü

Nitekim Anayasa Mahkemesi, 23.02.2008 tarihli ve 26796 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 30.11.2007 tarihli ve E: 2006/61, K: 2007/91 sayılı kararında kalkınma ajanslarının kamu tüzel kişisi olduğuna hükmetmiştir. Kararda şu hususlar vurgulanmıştır: “Kalkınma ajanslarının tüzel kişiliği Yasa’yla belirlenmiş, tüzel kişiliğin kuruluşu ise Bakanlar Kurulu kararına bırakılmıştır. 26 adet Düzey 2 İstatistiki Bölge Birimi esas alınarak Bakanlar Kurulu kararıyla kurulması ve kaldırılması öngörülen kalkınma ajanslarının, tüzel kişiliğinin niteliği Yasa’da açıkça belirtilmemekle birlikte, kurulması ve kaldırılması, kamu gücü ve yetkilerin kullanılması, usul ve ayrıcalıklar getirilmesi, gelirleri, merkezi idare ile olan bağlantıları göz önünde bulundurulduğunda birer kamu tüzel kişisi olduğu kuşkusuzdur.

Danıştay da genel olarak kalkınma ajanslarını kamu tüzel kişisi olarak kabul etmektedir. Danıştay Beşinci Dairesi, 18.01.2013 tarihli ve E.2012/10808, K.2013/235 sayılı kararında ajansların personel istihdamı işlemlerinin idarî yargıya tabi olduğuna karar vermiştir. Danıştay, açılan davaları kabul etmiştir. Danıştay Onikinci Dairesi 18.6.2015 tarihli ve E.2014/8219, K.2015/4085 sayılı kararında ajansın personel alımındaki sözlü sınav işlemine karşı; Danıştay Onuncu Dairesi ise 30.11.2015 tarihli ve E.2012/2601, K.2015/5395 kararında ajansın mali destek talebinin reddi işlemine karşı açılan davaları karara bağlamıştır.

d) Kalkınma Ajanslarından Ecrimisil Alınır mı?

Dolayısıyla kamu tüzel kişiliğine sahip kalkınma ajanlarının Hazine taşınmazlarını kullanmaları durumunda, 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde belirtilen koşulların mevcudiyeti şartıyla, ecrimisil alınmaması gerektiği görülmektedir.

Sulama Birliklerinden, Mahalli İdare Birliklerinden ve Köylere Hizmet Götürme Birliklerinden Ecrimisil Alınır mı?

336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine göre kamu kurum ve kuruluşları tarafından; kuruluş kanunlarıyla verilen ve yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetleri doğrultusunda Hazine taşınmazları üzerinde izinsiz olarak yapılan sosyal, kültürel, sportif ve benzeri amaçlı tesislerin ticari amaca konu edilmemesi ve tahsis veya devir talebinde bulunulması ve bu talebin Yetkili İdarece uygun görülmesi halinde ecrimisil takibatı yapılmaz. Tahsis veya devir işlemlerinin gerçekleşmesi durumunda, tahakkuk etmiş ecrimisiller tahsil edilmez, tahsil edilmiş olanlar ise iade edilmez. Dolayısıyla yapılması gereken sulama birliklerinin, mahalli idare birliklerinin ve köylere hizmet götürme birliklerinin kamu tüzel kişisi olup olmadığını irdelemektir.

a) Sulama Birlikleri Kamu Tüzel Kişisi mi? Sulama Birliklerinden Ecrimisil Alınır mı?

6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu’na göre sulama birlikleri kamu tüzel kişiliğine sahiptir. Kanun’un 2. maddesine göre “Sulama birlikleri kamu tüzel kişiliğine sahip olup, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir.” 6172 sayılı Kanuna göre birlik bütçesi, gelirleri, giderleri tek tek kanunla düzenlenmiştir. Birlik personeli kamu personeli statüsündedir. Birlikler, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine tabidir.

Dolayısıyla birlikler kamu tüzel kişidir. Her ne kadar 6172 sayılı Kanun’da “bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir.” ifadesi yer almakta ise de bu hüküm daha ziyade “su kullanım hizmet bedeli” gibi özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gereken hususlarla ilgilidir.

Bu nedenle sulama birliklerinin, 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde yer alan hüküm kapsamına girdiğini düşünüyorum.

b) Mahalli İdare Birlikleri Kamu Tüzel Kişisi mi? Bunlardan Ecrimisil Alınır mı?

Mahallî idare birlikleri 26.05.2005 tarihli ve 5355 sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanunuyla düzenlenmiştir. Mahalli idare birlikleri, birlik tüzüğünün kesinleşmesinden sonra Cumhurbaşkanının izni ile kurulur ve tüzel kişilik kazanır.

5355 sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanununun 3. maddesinin (b) bendinde, “mahallî idare birliği”, “birden fazla mahallî idarenin, yürütmekle görevli oldukları hizmetlerden bazılarını birlikte görmek üzere kendi aralarında kurdukları kamu tüzel kişisi” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla mahalli idare birlikleri, (köylere hizmet götürme birlikleri de dahil olmak üzere) kamu tüzel kişisidir.

Aslında mahallî idare birlikleri birer kamu idaresi olan mahallî idareler tarafından kuruluyor olsalar da, bunların kendileri birer kamu idaresi değil, kamu idareleri tarafından kurulmuş ve belirli bir kamu hizmetine özgülenmiş “kamu kurumu” (yani mal topluluğu şeklindeki kamu tüzel kişisi) niteliğindedir.  

Ancak bu konunun, bu birliklerin kamu tüzel kişisi olması açısından pratik bir farkı bulunmamaktadır. Netice itibarıyla mahalli idare birlikleri, (köylere hizmet götürme birlikleri de dahil olmak üzere) kamu tüzel kişisidir ve 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde yer alan hüküm kapsamına girmektedir.

c) Köylere Hizmet Götürme Birlikleri Kamu Tüzel Kişisi mi? Bunlardan Ecrimisil Alınır mı?

Köylere hizmet götürme birlikleri de “mahallî idare birlikleri” kapsamındadır. 5355 sayılı Kanuna göre köylere hizmet götürme birlikleri; “ilçelerde, tarım ürünlerinin pazarlanması hariç olmak üzere, yol, su, kanalizasyon ve benzeri altyapı tesisleri ile köylere ait diğer hizmetlerin yürütülmesine yardımcı olmak, bizzat yapmak, yaptırmak ve kırsal kalkınmayı sağlamak üzere, tüm köylerin iştiraki ile kurulan birliklerdir. Birlik başkanı merkez ilçelerde vali veya görevlendireceği vali yardımcısı, diğer ilçelerde kaymakamdır. Köylere hizmet götürme birliğinin meclisi, birlik başkanı başkanlığında, birliğe üye köylerin muhtarları ve o ilçeden seçilen il genel meclisi üyelerinden oluşur. Köylere hizmet götürme birliğinin encümeni birlik başkanının başkanlığında, meclisin kendi üyeleri arasından gizli oyla seçeceği iki il genel meclisi üyesi ve iki köy muhtarı olmak üzere beş kişiden oluşur.

Kamu İdaresi Olmayan Tüzel Kişiliklerden Ecrimisil Alınır mı?

Burada bahsedeceğimiz tüzel kişilikler kamu idaresi veya kamu kurumu olmamakla birlikte kamusal bazı faaliyet yürüten ve dolayısıyla kamu tüzel kişisi olup olmadığı açıklanması gereken tüzel kişilerdir.

Federasyonlardan Ecrimisil Alınır mı?

Federasyonlar 3289 sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu’na 4/3/2004 tarihli ve 5105 sayılı Kanunla eklenen ek 9. maddenin, 29/3/2011 tarihli ve 6215 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrası kapsamında kurulmaktadır.

Söz konusu fıkraya göre “Spor dalı ile ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek, gelişmesini sağlamak, sporcu sağlığı ile ilgili konularda gerekli önlemleri almak, teşkilatlandırmak, federasyonu uluslararası faaliyetlerde temsil etmek ve Tahkim Kurulu kararlarını uygulamakla görevli ve yetkili, özel hukuk hükümlerine tabi bağımsız spor federasyonları kurulur. Federasyonlar, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur ve kararın Resmi Gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanır.” Görüldüğü üzere söz konusu madde federasyonların özel hukuk hükümlerine tabi olduğunu açıkça hüküm altına almıştır.

Yüksek yargı da federasyonların “özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip,” ifadesinden yola çıkarak özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve işlemlerinin de özel hukuk işlemleri olduğu yönünde kararlar vermektedir. Örneğin Danıştay Futbol Federasyonunun bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu yönünde kararlar vermektedir. Danıştay Onuncu Dairesi, 27.5.1997 tarihli ve E.1997/972, K.1997/2081 sayılı kararında “Türkiye Futbol Federasyonunun genel idarenin dışında kalan ve kamu kurumu niteliği taşımayan bir özel hukuk tüzel kişisi olması nedeniyle” ifadelerine yer verilmiştir. Keza Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 1990 tarihli bir kararında “özel hukuk hükümlerine tabi ve tüzel kişiliğe sahip Türkiye Futbol Federasyonunun kararlarının incelenmesinin, adli yargı yerlerinin görevine girdiği” ifade edilmiştir.

Bu nedenle Hazine taşınmazlarının federasyonlar tarafından işgali halinde ecrimisil takip ve tahsilatının yapılabileceğini düşünüyorum.

OYAK’tan (Ordu Yardımlaşma Kurumu) Ecrimisil Alınır mı?

Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK), 1961 tarihli ve 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu ile kurulmuştur. Kanunun 1. maddesine göre “Kurum, bu kanun ile hususi hukuk hükümlerine tabi olup, mali ve idari bakımdan muhtar ve hükmi şahsiyeti haiz bir teşekküldür”.

Uyuşmazlık Mahkemesi 29.9.1997 tarihli ve E.1997/43, K.1997/42 sayılı kararında, Kurumun kanunla kurulmuş olması ve bazı kamu gücü ayrıcalıklarının verilmesi gerekçesiyle kamu tüzel kişisi olduğuna içtihat etmiştir. Danıştay Onuncu Dairesi ise, 30.01.2014 tarihli ve E.2009/4027, K.2014/522 sayılı kararında Kurumun “yasayla ve kamusal bir amaçla kurulan bir kamu kurumu” olduğunu ifade etmiştir.

Üstelik 205 sayılı Kanun’la Kurumun bir takım kamusal ayrıcalıklar ile donatıldığı görülmektedir. Örneğin Kurumun yönetiminde kamu hukuku kuralları geçerlidir. Kanun’un 17. maddesine göre Kurumda zorunlu üyelik sitemi uygulanır. Kurumun alacaklarının tahsilinde kamu alacağının tahsili usulü geçerlidir. Kurumun mal ve alacakları devlet malı ve alacakları ayrıcalıklarına sahip kılınmıştır.

Bununla birlikte Kanun’un 1. maddesinde “hususi hukuk hükümlerine tabi olduğu açıkça zikredilmiştir. Bundan dolayı Kanun’da kuruma verilen kamusal ayrıcalıklar daha ziyade kurumun işleyişini kolaylaştırma amacıyla konulmuş hükümlerdir. Kanun’un 1. maddesinde “hususi hukuk hükümlerine tabi olduğu açıkça zikredildiği ve Kurumun faaliyetleri sonucu elde edilen gelirin tamamı üyelerine dağıtıldığı için Hazine taşınmazlarının OYAK tarafından kullanılması halinde ecrimisil alınabileceği değerlendirilmektedir.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından Ecrimisil Alınır mı?

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu kapsamında kurulmaktadır. Kanun’un 7. maddesine göre Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulur.

Gelirleri büyük oranda kamu gelirlerinden (Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan) sağlanan, vergi muafiyetlerine sahip olan, gelirleri kamu alacağı niteliğinde olan ve kamu hizmeti faaliyetleri yapan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları açısından “kanunla kurulma” ve “kamu gücü ayrıcalıklarından yararlanma” şartları gerçekleştiğinden, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın kamu tüzel kişiliğine sahip olduğu düşünülebilirse de öğretide[2] ve içtihatta, bu Vakıfların özel hukuk tüzel kişisi olduğu vurgulanmaktadır. Kanunla kurulma usulüne başvurulmasındaki amaç, genel kurallara göre kurulan özel hukuk tüzel kişilerin uyacağı kurallardan bazılarından ayrık tutulmasıdır.

Uyuşmazlık Mahkemesi de verdiği kararlarında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının özel hukuk tüzel kişisi olduğunu vurgulamaktadır. Örneğin Uyuşmazlık Mahkemesinin (Hukuk Bölümü) 21.05.2012 tarihli ve E: 2012/42, K: 2012/113 sayılı kararında: “3294 sayılı Yasa’ya göre faaliyette bulunacak vakıfların mütevelli heyetlerinde görev alacakların bir kısmı kamu görevlisi ise de; Yasada vakıf senetlerinin mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirileceğinin öngörülmesi, vakıfların özel hukuk tüzel kişiliği şeklinde örgütlendiklerini göstermektedir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Bundan dolayı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının kamu tüzel kişisi sıfatını haiz olmadıkları ve dolayısıyla 336 sayılı Tebliğde yer alan hüküm kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmayacağı sonucuna varılmaktadır.

Tarım Kredi Kooperatiflerinden Ecrimisil Alınır mı?

Tarım Kredi Kooperatiflerinin hukuki statüsü, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu ile düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun’da Tarım Kredi Kooperatiflerinin kamu tüzel kişisi olduğuna dair herhangi bir ifade yer almamıştır. Bu nedenle Hazine taşınmazlarının Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kullanılması halinde ecrimisil alınabileceği değerlendirilmiştir.

Türk Telekom’dan Ecrimisil Alınır mı?

Milli Emlak Genel Müdürlüğünce 81 İl Valiliğine yazılan 2015-01352 sayılı Milli Emlak Genel Yazı’da Türk Telekom kullanımındaki taşınmazlardan ecrimisil alınıp alınmayacağı konusu açıklığa kavuşturulmuştur. Bu yazıya göre, Konu hakkında yapılacak işleme ilişkin olarak görüşleri sorulan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından (Haberleşme Genel Müdürlüğü) alınan 25.12.2014 tarihli ve 70174 sayılı yazıda;

406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 2. maddesi ile Türk Telekom’ a tekel yetkisi ve belirtilen hususlarda imtiyaz hakkı tanındığı, 12. maddesi ile de hizmet sunmak amacıyla kamu kurumlarına ait taşınmazlardan Türk Telekomun kullanım amacına zarar vermemek kaydıyla bedelsiz olarak yararlanacağının düzenlendiği ancak, Şirketin 2008 yılında özelleştirilerek işletmeciliğinin Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ ne devredilmesiyle anılan Kanunun 2 nci maddesi ile tanınan tekel hakkı ve diğer tüm imtiyazların sona erdiği,

5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile işletmecilerin hak ve yükümlülükleri ile Bakanlıkları hak ve yükümlülüklerinin ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olduğu, Kanunun 7 nci maddesi ile rekabetin sağlanması, 30 uncu maddesinde ise ihtiyaç olması halinde haberleşmede kullanılacak taşınmazların kamulaştırılması ve ihtiyaç duyulması halinde işletmecilere bedeli karşılığında kullanım hakkı verilmesi yetki ve görevinin Bakanlıklarına yüklenilmiş olduğu,

406 sayılı Kanunun aksine 5809 sayılı Kanunda bedelsiz kullanıma ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, anılan Kanunla rekabetin sağlanması, elektronik haberleşme imtiyaz sözleşmesi imzalayan tüm işletmeciler arasında eşit davranma ve diğer işletmeciler ile Türk Telekom arasında ayrım gözetmeme, tarafsız davranma yükümlülüklerinin getirilmiş olduğu,

Sabit ve Mobil Haberleşme Altyapısı veya Şebekelerinde Kullanılan Her Türlü Kablo ve Benzeri Gerecin Taşınmazlardan Geçirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 2 nci maddesi ile geçiş hakkının ücret karşılığı verileceğinin düzenlenmiş olduğu, 9 uncu maddesinin 2 nci bendinde ise bu ücretlerin ne şekilde tespit edileceğinin belirlenmiş olduğu ve ayrıca, konuya ilişkin olarak diğer hükümlere ilişkin yer verildiği,

­ Anılan Kanunun 30 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında; ilgili mevzuatı uyarınca Bakanlığımız ile ilgili işletmeci arasında yetkilendirme süresi ile sınırlı olmak üzere bedeli karşılığında irtifak hakkı tesisi, kullanma izni veya kiralama sözleşmesi düzenleneceği…denilerek, kullanım hakkının irtifak hakkı tesisi, kullanma izni veya kiralama sözleşmesi imzalanması suretiyle verileceğinin düzenlendiği, belirtilen sözleşmelerden herhangi biri yapılmaksızın ve izin alınmaksızın kamuya ait yerin kullanılması halinde ise ecrimisil tahsili için gerekli işlemlerin yapılacağının tabii olduğu,

Tüm bu düzenlemeler uyarınca anılan Kanunun yürürlük tarihinden önceki döneme ilişkin olarak herhangi bir bedel talebi mümkün olmamakla beraber bu tarihten sonraki tüm kullanımlardan ücret ve/veya ecrimisil alınmasının mevzuat hükümleri gereği olduğu,

Bildirilmiştir.

Söz konusu genel yazıyla, Türk Telekom’un özelleştirilerek işletmeciliğinin Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ ne devredilmesi, bu Şirket tarafından Hazine taşınmazlarının bedelsiz olarak kullanımına ilişkin düzenlemeleri içeren 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ilgili maddelerinin 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış olması ile anılan Bakanlığın yazısında belirtilen diğer hususlar da dikkate alınarak; Türk Telekom tarafından 406 sayılı  Telgraf ve Telefon Kanununun mülga 12 nci maddesine dayanılarak Hazine taşınmazları üzerinde santral binası, trafo binası, telefon kulübesi vb. yapıların yapılmak suretiyle kullanıldığının tespit edilmesi halinde; 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki kullanımlardan dolayı ecrimisil bedeli istenilmemesi, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki kullanımlar için ise genel hükümler uyarınca gerekli ecrimisil takip ve tahsiline ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi uygun görülmüştür.

Kızılaydan Ecrimisil Alınır mı?

Türkiye Kızılay Derneği, Medeni Kanun ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu çerçevesinde kurulmuş ve Bakanlar Kurulunca kamu yararına çalışan dernek statüsü verilmiş bir dernektir. Dernekler Kanunu’nun 27. maddesine göre, Türkiye Kızılay Derneği ve Türk Hava Kurumunun tüzüklerini onaylamaya Cumhurbaşkanı yetkilidir. Aynı Kanun’un 27/A maddesine göre Türkiye Kızılay Derneği uluslararası anlaşmalara göre tayin edilen nitelik ve duruma göre; merkezinde genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu, şubelerinde genel kurul ve yönetim kurulu oluşturulması şartıyla tüzüğünde belirlenen şekilde teşkilatlanır ve yönetilir. Kızılay’ın iş ve işlemleri; kanunların verdiği görev ve yetkilere, tüzüğüne ve yönetim kurulunca çıkarılan yönetmeliklere göre yürütülür. Görüldüğü üzere, Dernek, kamu hizmeti faaliyeti yapmakla beraber, bir özel hukuk tüzel kişisidir[3].

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.10.1974 tarihli ve E : 1971/261, K: 1974/1050 sayılı kararında da Kızılay’ın kazanç ve paylaşma gayesi gütmeyen bir özel hukuk tüzel kişisi olduğuna karar verilmiştir: “Kızılay hukuki nitelikçe Dernekler Kanunu´na tabi kazanç ve paylaşma gayesi gütmeyen bir özel hukuk tüzel kişisidir. Özel hukuk tüzel kişilerinin mallarının Devlet Mallarından sayılması olanaksızdır. Bir derneğe mevzuata uygun olarak kamu yararına çalışan dernek niteliği verilmesi de bu konuda herhangi bir değişiklik meydana getirmez.” Dolayısıyla bir kamu tüzel kişisi olmayan Kızılay Derneğinin 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde yer alan hüküm kapsamına girmediği çok açıktır.

Sendikalardan Ecrimisil Alınır mı?

Sendikalar, meslek kuruluşlarıdır. Bu nedenle kamu tüzel kişisi olarak kabul edilmezler. Zaten 6356 sayılı Sendikalar Kanunu’nda sendikalar hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Kanun ile 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu hüküm de sendikaların kamu tüzel kişisi olmadığını gösterir. Bu nedenle Hazine taşınmazını izinsiz kullanan sendikalar hakkında (kural olarak) ecrimisil takibatı yapılması gerekir.

Bununla birlikte iki hususu gözden kaçırmamak gerekir. Öncelikle, kamu idareleri ile sendikalar arasında yapılan toplu sözleşmelerde sendikalara yer tahsisi öngörülmüş ise bu şekilde kullanılan alanlar için ecrimisil takibatı yapılmaması gerekir.

İkinci olarak, kamu idareleri ile sendikalar arasında yapılan toplu sözleşmelerde sendikalara yer tahsisi öngörülmemiş olsa dahi Anayasal bir hak olan sendika hakkının kullanılması için kamu binalarının kullanılması durumunda Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 23. maddesine yer alan “Kamu işvereni, yönetim ve hizmetin işleyişini engellemeyecek biçimde sendika temsilcilerine çalışma saatleri içinde ve dışında görevlerini yapabilmeleri için imkânlar ölçüsünde kolaylıklar sağlar.” hükmü nedeniyle sendikaların sendikal faaliyet için kullanacakları ticari gelir getirici nitelikte olmayan alanlar için ecrimisil istenilmemesinin daha uygun olduğu görülmektedir.

[1] Kemal Gözler, 5018 VE 6085 SAYILI KANUNLARDA BAZI İDARE HUKUKU TERİMLERİNİN YANLIŞ KULLANIMI ÜZERİNE, AUHFD, 60 (4) 2011: 837-919, s: 842

[2] GÖZÜBÜYÜK/TAN, age., C.I, s.161.

[3] Prof. Dr. Ramazan Çağlayan, Hukukumuzda Kamu Tüzel Kişiliği Kavramı Ve Kıstasları, s: 394